Türk ekonomisi, yılın son düzlüğüne girilirken çok ciddi dönemeçlerin eşiğinde. İsimler değişse de sistemdeki bozukluklar hâlâ tam manasıyla düzelebilmiş değil. Düzelmesi gerekenler neler, sistemin artıları ve eksilerini mukayese ettiğimizde karşımıza neler çıkıyor? Yalın, şeffaf ve objektif biçimde bunları anlatmaya çalışacağız.
Her şeyden evvel şu konuda mutabık kalınması lazımdır. Sorun olarak atfettiğimiz meselelerin hepsini aynı anda çözmek mümkün değildir. Kuru baskılarken cari açığı tutayım, para basarken enflasyonu düşürelim gibi şeyler ne yazık ki olası değildir. Dolayısıyla atılacak adımlardan önce oturup düşünmek, bir öncelik sırası belirlemek gerekir. Bugün döviz kuru dizginlenmiş vaziyettedir, gözüken ve hissedilen odur. Yeni yönetimin açıklamalarındaki şeffaflık ve söylemlerindeki güven de takdire şayandır. Ancak hâlâ düzelmesi gereken birçok mesele vardır. Eğitim ve hukuk alanındaki reformlar bir yana dursun mevcut düzenin önce kendisini revize etmesi gayrı zaruri hâle gelmiştir. Peki, herkesin dillendirdiği bu eksiklikler nelerdir? Buyurun madde madde sıralayalım:Madde1: Türkiye’de şu anda ciddi bir döviz kıtlığı var. Bu yüzden döviz açığımız çok fazla. Bakılması ve üzerine çalışılması gereken husus ise döviz arz-talep yapısıdır. Madde2: TCMB’nin elinde dolar kuruna müdahale etmek için kimi zaman dolar satar. Bunu yapmak için de rezerv gerekir. Peki, TCMB’nin şu anda bu rezervi var mı, mevzubahis rezerv ne alemde? An itibariyle açıklanan verilere göre TCMB’nin net rezervi -48 milyar dolar. Kura müdahale gerektiği takdirde bizi zora sokan en büyük durum da bu. Çünkü rezervler, faiz artırmamak için direnirken kuru baskılamak için kullanıldı.Madde3: Cari açığımız artış gösteriyor. Cari açığı bilmeyenler için basit bir tanım yapalım. Cari açık, ithal ettiğimiz mal ve hizmetlerin, ihraç ettiklerimizden fazla olmasıdır. Bu kadar yüksek kura rağmen ihracat verilerimizin düşmesi ve salgının da bundaki payıyla beraber cari açığımız artmıştır. Madde4: Kredi odaklı büyüme ile yolumuza devam etmekteyiz. 580 milyar Türk lirasının piyasaya pompalandığını bize söyleyen istatistikler aynı zamanda şunu da söylüyor; bu paraların %40 oranındaki kısmı gayrimenkule harcandı. Büyümenin nefes olacağı sorunlar yukarıda saydıklarım ise eğer yorumları da siz değerli okurlara bırakıyorum. Lafı çok da uzatmadan hemen kalan maddeleri hızlı hızlı sayayım. Enflasyon verileri, salgında verileri gibi şeffaflığı ehemmiyet teşkil eden verilere halk tarafından duyulan güvensizliğin ekonomiye yansımaları da elbette oluyordur. Yerli yatırımcının ısrarla döviz alması da bunlara bir işarettir. Ayrıca Türkiye, dünyada fırtına gibi esen ve birçok yatırımcının akın akın koştuğu kripto para piyasasını da es geçiyor; bu konuda da geç kalıyor. Saydığımız maddelerin çözümlerini ve kripto paraların geleceğini bir sonraki yazılarımızda konuşalım. AB ile 10 Aralık günü yapılacak bir görüşme var ve “yaptırım” ihtimali de masada. Bize genel manada epey zorluk yaşatan 2020 yılını geride bırakacağımız şu günlerde doğru ve yerinde adımlar görmek istiyoruz. Daha sık görüşmek, daha kısa aralıklara istişare etmek dileğiyle…
şahane üstad