Türk lirası tarihinin en kötü günlerini geçiriyor. TÜİK tarafından açıklanan manşet enflasyonu %20 üzerinde seyrediyor. Dolar kuru dönüp dolaşıp 14 TL’nin kapısını ısrarla çalarken “biz evde yokuz” der gibi emanet parayla TCMB piyasaya doğrudan satım yaparak müdahale ediyor. Türk insanı zamların altında kalıyor, paramız eriyor ve buna da model deniyor, öyle mi? Yapmayın, bunun adı düpedüz yönetilemeyen krizdir.
İktisat, tarihi ve tecrübesi olan bir ilimdir. Teorileri ve sınırları bellidir, kuralları da bir o kadar basittir. Aylardır yapmayın denilen ne varsa yaptınız, faiz sebep enflasyon sonuçtur diye bir şey ortaya attınız ve kalktınız faizleri 400 baz puan aşağıya çektiniz. Raflardaki etiketler gün içerisinde değişmeye başladı, halkın hissettiği enflasyon %70 seviyelerine geldi. Aylardır konuştuğumuz küresel enflasyon da zaman geçtikçe kendini açık ve net hissettirmeye başladı. ABD’deki enflasyon herkesin malumu. Çin yavaşlama içerisinde, şirketlerinde sıkıntılar söz konusu. Birçok ülke merkez bankası parasal sıkılaştırma yönünde adımlarına devam ediyor. Dünya bambaşka bir şeye hazırlık yaparken biz ise kendi içimizde yeni geliştirdiğimiz bir şeyi uygulamaya koyulduk. “Şey” olarak nitelendiriyorum çünkü bu model, teori ya da bilimsel karşılığı bulunan herhangi bir terim veya tabir değil. Savunulacak, kılıf bulunacak hiçbir tarafı yok. Şayet bu bir modelse, tahayyül edilen de Çin gibi bir üretim merkezi olmaksa; CDS (basit tanımıyla risk primi) bu kadar yüksekken kim gelip bu ülkeye yatırım yapacak? Siyasi olarak bunca baskı varken ekonominin üzerinde Türkiye’nin hangi hikayesi Avrupa ve Amerika’yı cezbedip yatırımcı çekecek? Türk yatırımcılar dahi yarını görmekte zorlandığı için borçlanma ve yatırım konusunda tereddüt ederken, Avrupa ve ABD ile ilişkiler bu kadar kötüyken kim niçin Türkiye’yi seçecek? Küresel enflasyondan kaynaklı riskli varlıklardan kaçış ve yatırım planlarında değişimler hesaba katılırsa ülkemizin tercih edilmesinin sebebi ne olacak? Sermaye – işgücü – hammadde üçgeni üretim merkezi olmak için elzemken, Türkiye hangi sermaye ve hammadde ile ihracatı yükselterek yeni dünya düzeninin yıldızı olacak? Evet fırsatımız vardı ancak yolu ve yöntemi bu değildi. İki ay içerisinde “kontrollü” devalüasyon yapıp bakın ben çok ucuzladım buyurun gelin demekle olacak bir iş değil bu. Orta ve uzun vadeli programlar gerektiren ciddi bir politika değişikliği.
Bir inat uğruna geldiğimiz şu noktada sürdürülebilirlik açısından benim öngördüğüm şubat ayına kadar devam edilebilir. Üretim için ithalata muhtaç bir ülkede ciddi bir kur oynaklığı ve artışı kaynaklı ani duruşlar yaşanabilir. Belirsizlik gerekçesiyle borçlanma konusunda hem Hazine hem de Özel Sektör problemler yaşayabilir. Hem ÜFE hem de kurdaki artışın TÜFE rakamlarına geçişkenliği de hesaba katıldığında zamlar üst üste gelmeye devam edecektir. Zaten başta enerji sektörü olmak üzere devlet dahil ithal mala olan gereklilik açık ve ortadadır. Bir de bu saçma politikanın etkilerinin yanında küresel enflasyon kaynaklı DXY’de olası sert yukarı yönlü hareketler karşısında ne yapılacak? Cari açığı kapatmak için politika belirleyen TCMB asli vazifesini ne zaman hatırlayarak ulusal egemenliğin sembollerinden biri olan Türk lirasının değerini muhafaza etmeye başlayacak? Kur 14 seviyelerine yaklaştığında emanet parayla doğrudan satım yapan TCMB, 16 Aralık günü 100 baz puan daha faiz indirirse yapılan bu müdahalelerin ne manası kalacak? Sorulacak çok soru ve mantıklı olmayan birçok cevap var. Ancak şu ortada; ekonomide bir “dolarizasyon” gerçeği var, Türk milleti TL’den koşarak kaçıyor, Türk milleti birikimlerini enflasyon karşısında korumak için çırpınıyor, Türk milleti geçinmekte zorlanıyor ve zamların altında kalıyor. Ve tüm bunlara da yeni model deniyor. Milletimizi yoksullaştıracak, bilim ve rasyonalite ile herhangi bir bağı olmayan politikayı desteklemeye lüzum yok. Başarılı olursa, Nobel Ekonomi Ödülü kesinlikle bizim hakkımızdır.
15-16 Aralık, 2021 senesine veda ederken bizleri uğurlayacak ve 2022 ilk çeyreğinde tahminlerimize ışık tutacak günleri olacak. Merkez Bankası için beklenti 100 baz puan daha indirmesi yönünde. ABD kanadında ise yükselen enflasyon kaynaklı FED Başkanı Powell tutumunu değiştirir ve endekste hareket gelirse bilhassa kripto varlıklar için yaşadıkları düşüşün ardından yeni bir aşağı bant belirlenmesine sebep olabilir. Enflasyon gerçeği ile değerli metallerin korumacı oluşu kaynaklı beklenen hareketlerin de yaklaştığını söylemek mümkün. Ülkemize gelince de üzülmekten başka elden bir şey gelmiyor, umarım bu yanlıştan bir an evvel dönülür ya da biz yanılıyoruzdur. Onun dışında herhangi bir temennim yok.