Kritik bir süreç geride kaldı, geçen yazıda bahsettiğimiz FED ve TCMB faiz kararları ve NATO toplantısı sonuçlandı. Sonuçların etkisi ise hâlâ devam ediyor, bilhassa FED’in söylemlerindeki faiz artış sinyali piyasalarda sert bir satış dalgasına sebep oldu. Bilhassa altın ve gümüş onsundaki bu dalga, yatırımcı için endişe uyandırsa da alım pozisyonunda bekleyenlerin de yüzünü güldürdü demek mümkün.
Gelişmeleri yorumlayacak olursak, NATO öncesi kurun 8,45-8,71 aralığında seyredeceğini öngörüyordum lakin bu tahminimde yanıldım. Çünkü beklenti benim tahminimden daha da aşağı noktalarda fiyatlandı fakat geçici bir süre 8,30’lara kadar gelen kur nihayetinde tekrar 8,65 civarlarında seyrediyor. Elbette bu toplantıdan nispeten çıkan olumlu hava ilerisi için umut vadetse de FED’in söylemlerinin endeks üzerindeki etkisi kurdaki yukarı yönde toparlanmayı beraberinde getirdi. Amerika’dan gelen birtakım faiz düzeltmeleri, 2023 için artırım sinyali ve Powell’ın enflasyon için önlem alabiliriz tarzındaki mesajları ile emtialardaki satış dalgası kuvvetleniyor. Elbette altın onsu için kritik seviyenin 1760 dolar civarlarını olduğunu, bu destek seviyesinin altındaki fiyatlamaların bir ayı piyasası etkisi yaratabileceğini söylemek gerekiyor. Ancak FED’in yarattığı bu etkinin geçici olduğunu gösteren muhtelif emarelerde mevcut. Dolayısıyla panik yapmadan parçalı alım için pozisyon açma yönünde kararlar alınabilir. Elbette bunlar bir yatırım tavsiyesi değildir. Gram altın ve gram gümüş tarafındaki düşüşün sebebi de ons kaynaklı olduğu için ABD piyasalarını takip etmekte fayda var.
FED kararının piyasaya etkileri yalnızca satış dalgası şeklinde olmadı. Gelişmekte olan ülke piyasalarına da olumsuz bir etkisi oldu ve olmaya da devam edecek. Ülkemizin risk değişkinini de hesaba katacak olursa FED tarafından gelen ya da gelecek olan hamlelere daha ciddi yaklaşmamız gerekecek. Her şeyden evvel Temmuz-Ağustos gibi faiz indirimini aklımızdan çıkarmamız ve piyasada TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun “oluşturamadığı” güvenin üst perdeden aşılanması şart. Ancak bu durumun gerçekleşmesi için enflasyonun yüksek olduğunu, bu sebeple de faizlerin düşemeyeceğini kabullenmek lazım. Takdir edersiniz ki mevzubahis kabullenme, ekonomiyi yönetenlerin tam tersini iddia ettiği bir fikir. Artık açıklamalardaki kelimelerle oynamak, bangır bangır bağırdığımız riskleri görmezden gelmek ve sanki her şey çok iyiymiş gibi davranmak sonuç vermeyecek. FED dün gelecek yıllar için çok önemli laflar etti ve bu sürece hazırlanmak içim şimdiden adımları atmamız gerekiyor. Birkaç toplantıyla ya da görüşmeyle değil direkt olarak Türk ekonomisinin mimarisiyle ilgilenmemiz gerekiyor. TCMB bunun farkında mı, yapması gerekeni mi yapacak yoksa kendinden isteneni mi?
Sona gelmeden önce sizleri güncel bir mesele ile ekonomiyi özetlemek isterim. Milli takımımız EURO 2020 turnuvasında mücadele ediyor ve alınan sonuçlar canımızı sıkıyor. Ortaya konan oyun da kimseyi memnun etmiyor. İşte Türk ekonomisinde de olan biten bu aslında. Bir mücadele var, oyunun belli bölümlerinde olumlu bir hava esse de zafere ulaşmak mümkün olmuyor. Çünkü bir oyun planı yok, gerekli müdahaleler zamanında gelmiyor ve inat edilen bazı meseleler var. Rakibin oyununa önlem almak da zorlanıyoruz ya da geç kalıyoruz. Bir önlem almak için gol yememiz bir başka deyişle geriye düşmemiz lazım. Ama ne yazık ki o zaman da artık iş işten geçmiş oluyor. Oyunun içindeki aktörlerin gözü sürekli kenardan gelecek talimatlarda, inisiyatif almaktan çekinen birkaç kişinin sahada olduğunu görüyoruz. Mücadele ettiğimiz mecra kolay bir seviye değil ama gayet bariz ki biz hazır da değiliz uygun da değiliz. Bir sistem, bir hikâye, bir görev dağılımı yok… Varın kalanını da siz tamamlayın.
Kritik dönemeci geçtikten sonra FED tarafından gelen beklediğimiz bir karar ancak değişen tutum piyasalarda bir değişikliğe sebep oldu fakat hedeflerimiz yalnızca ertelendi. Önlem almamız gerekiyor, risklerin farkına varmak gerekiyor.