Aralık sonlarında yaşadığımız kur krizinin ardından şapkadan bir tavşan çıkartarak “Kur Korumalı Mevduat” adında yeni bir finansal araç çıkmıştı. Ardından biz de bu mecrada araç ile ilgili olumlu ve olumsuz tarafların olduğunu belirtmiş ve anlatmaya çalışmıştık. Ancak o günlerde de bu günlerde de olumlu ve olumsuz gelişmeler hâlâ devam ediyor. 20 günde yazıldığı söylenilen bir sistem, yoldan dönülmeyeceğini ısrarla belirten ve her açıklamasında bizleri daha şaşırtan yeni bir bakan, her gün değişen kurallar… Ancak tek bir gerçek var; enflasyon.
Gerek ulusal gerek de küresel enflasyon ile alakalı dilimiz döndüğünce kalemimiz yettiğince ısrarla konuşmaya ve aktarmaya çalışıyoruz. Likitide bolluğu, tedarik zincirindeki kırılmalar, arz yönlü şoklar ve artan talepler ile beklediğimiz küresel enflasyon geldi. Ancak bu durum Türkiye’deki enflasyonu normalleştirmek için yeterli bir argüman değil. Çünkü mevzubahis ülkelerde bu oran ortalama olarak %7 civarlarında. Yani daha önce 100 birim olan alım güçleri 93 birim civarlarında. Bizde ise resmi enflasyon %36. 100 birimlik alım gücümüzün 64 birime düşmesinden bahsediyoruz. Hayatın pahalılığından, hayallerin ve ufukların kararmasından, bir kez gelinen şu hayattan keyif alamayan gergin ve düşünceli bir milletten bahsediyorum. Evet, Türk milletinden bahsediyorum. Geçmişiyle övünen ancak geleceğini göremeyen bu aziz milletten. Ay sonunu düşünen insanlardan kendilerini geliştirmesini isteyemezsiniz, öğrenci evlerinde ve yurtlarda aileme nasıl yük olmam diyerek hem çalışıp hem okumak zorunda kalan öğrencilerden üstün başarılar bekleyemezsiniz, fakirliğin edebiyatını yaparak bu memleketin insanlarının yokluk içinde yaşamışını normalleştiremezsiniz.
Kur tarafında gayet kontrollü bir şekilde dip olarak 12,40 tepe olarak ise 14 gözüküyor. Kurdaki oynaklığın azaltılması reel sektörün işlerini kolaylaştıracaktır, bu sebeple olumlu gelişmelerden biri budur. Ancak uyarmak zorunda olduğum bir nokta var; enflasyonun yükseliş hızında bir yavaşlama söz konusu olabilir. Bu problemin geçici olduğunu göstermez. Ardından politika faizi düşmesine rağmen piyasa faizlerinin hayli yüksek olduğu gözüküyor. Bir tarafta söylenenler var bir tarafta da önümüzde olanlar. Kur tarafındaki sabitlik ve sakinlik açısından şimdilik bir ekstra hareket beklenmiyor. Baz etkisi ile enflasyon kanadında bir gevşeme söz konusu olabilir ancak likitide bolluğunu kesmeden bu işin önü de kesilmeyecektir. Bu sebeple enflasyon düşmediği müddet, hayat pahalılığı normale dönmediği müddet bu iş düzelmeyecek.
Son bir haftadır ne alsa zarar eden yatırımcılar için de FED günü geldi. FED’in bu toplantıda faiz artışı yapacağını beklemiyorum. Ancak açıklamalarda da şahinleşerek sıkı para politikası emarelerini göstereceklerdir. Ancak piyasadaki bu sert fiyatlama az da olsa faiz artırım ihtimalini kafamızın bir ucunda bulundurmamız gerektiğini söylüyor. Elbette küresel enflasyon dediğimiz günden beri değerli metal yatırımcılarının üzülmeyeceğini belirtmiştik kaldı ki biz bunları söylerken gram altın 500-600 bantlarındaydı ancak doların etkisiyle şu an 800 rakamlarında seyrediyor. Ons altın tarafı ise Rusya-Ukrayna riskinden ötürü ufak da olsa kafasını yukarı kaldırdı. 1880 seviyelerine kadar bu hareket devam eder ve oralarda kalıcı olmaya başlarsak fitil yakılabilir. Gümüş ise altına göre risk-getiri oranında daha fazla prim oranına sahip. Kripto varlıklar ise ons ile olan korelasyonunu negatife çevirmişken NASDAQ ile çok yüksek oranda korelasyona sahip gözüküyor. Ancak bulunduğu konumlar da kademeli alım için giriş fiyatı olabilecek seviyeler. BİST tarafı ise Rus borsasının ve Amerika tarafının etkisiyle hayli düştükten sonra bugün biraz tutundu. Ancak bu yıl içerisinde BİST’ten birkaç sektör ve birkaç hisse ile yola devam edilebilir. Strateji için ayrıca bir yazı kaleme almak gerecektir ve bu yorumlar asla yatırım tavsiyesi niteliği taşımamaktadır.
Enflasyondan ve kurdan bahsederken bu memleketin bu iki kavram ile savaştığı dönemlerde kanuni ve tarihi görevini yapmadığı için adını anamadığım, başka memleketin merkez bankasının kararlarının önemini defalarca vurgularken “önemsiz” olarak görüldüğü için son günlerde adı bile duyulmayan, cumhuriyetin bize emaneti TCMB’yi bu hâle getirenlere de selam olsun.