Sosyal medyanın hayatımıza girmesi ile evet yazılı basın yerine, okunan yerine, seyredilen basın değerlendi.
Video haberciliğinden öte, reels haberleri yani kısa zamanda çok şey anlatma hatta işin özünü anlatan saniyeler, saliseler değerli oldu.
Facebook paylaşımları ile twitter arasında başlayan yarışı instgram kazandı.
Tiktok’dan bahsetmek bile istemezdim ama oda kötü örnek olarak dursun …
Liderlik şuanda instgramda, hikayesinde reelsinde …
Youtube yüklenen videolardan, ücretli olan siteler girdi hayatımıza.
Abonelikler, diziler, tvde de rekabeti arttırdı.
Tüm bunların çerçevesinde yeni mesleklerde çıktı.
Fenomen dediler, infuluzer dediler, sosyal medya içerik üreticileri çıktı.
Başarılı işler yok değil, ama bu işinde afedersinizde suyu çıktı.
Kimi izleyelim, nasıl izleyelim… Hele hele karma bir şekilde reelsde önümüze en bilimsel çalışmalar gelse de, en inanılmaz yalanlar, abartmalar, şaşırtmalar izlenme uğruna 7’den 70’de değil, 2-3 yaşına kadar düşüyor.
Hele öyle bir tehlike kapıdaki YAPAY ZEKA İLE hazırlanan konuşulması, düşünülmesi bile büyük enkaz yaratacak, sözler, videolar şuan parmaklarımızın ucunda…
Belki de gülüyoruz bilinçaltımıza içeriğinde neler soktuğunu da bilmeyerek…
İnternet Polisi kim olacak….
Sen, ben, hepimiz olmalıyız.
Bu anlamda bu işin birinci temsilcileri yine vatandaş olmalı...
Bu bir meslek ise iyi, kötü, doğru, yanlışı ortaya koymalı bu içerik sahiplerini uyarmalıyız.
Bu içerikleri denetleyecek kurumları uyarmalıyız.
Mesela bir furya gıda sektöründe, LÜKS, İSRAF, NİMET İLE DALGA GEÇİLEN içeriklerin dahi izlenme rekorları kırdığı, kırmasa da sponsor ile o sayılara ulaşıldığı bir dünya bu …
Denetim var mı?…
Sosyal medya hesaplarında yayınlanan reklamların,
Çekimi, sunucusu ve yayınlanan mecraların, bu işleri yapan kişilerin,
Vergi kaydı olup olmadığı, bu işte yer alan kişilerin sosyal güvencelerinin olup olmadığı,
Alınan reklam ücreti karşılığı fatura kesilip kesilmediğini kim takip edecek.
Bu işi resmi yapanlar, işin kuralına göre yapan firmalar mesleklerine sahip çıkmalı.
Son yıllarda artan sosyal medya kullanıcıları ve sosyal medya mecralarından sonra,
Özellikle reklam konusunda internette artan kayıt dışı.
Sosyal medyada adeta korsan olarak yayın yapan, sosyal medya reklamları.
Oysa yerel medyalarımız, internet gazeteciliği yapan kuruluşlarımız illerimizde, Valilikler, Basın Savcılıkları veya Basın İlan Genel Müdürlüğümüze bağlı kurumlarına kayıtlı, vergi, ssk ve fatura şartlarını yerine getirmektedir.
Örneğin Basın İlan Müdürlüğü’ne kayıtlı bir internet haber sitemizde, deneyimli, iletişim fakültesi mezunu ya da 212 tabir edilen basın sigortasından 2 yıl geriye dönük sigortası olan personel çalıştırmak zorunluluğu vardır. Vergi borcu olmaması gerekmektedir.
Bu gibi şartlara rağmen internet haberciliği yapmaya gayret eden, halkı bilgilendirmeye çalışan meslektaşlarımızın rakibi kim biliyor musunuz?
Sosyal medya hesabı açmış, belki adı, adresi bile olmayan hesaplarda, vergi kaydı yok, ssklı çalışan yok, ofis yok, şişirilmiş sahte takipçiler satın alınarak, bot hesaplarla gösteriş yapılan sosyal medya hesapları haber paylaşımları, reklam çekimleri yapmaktadır. Öncelikle bu kişiler ile çalışan firmalar incelenmeli. Fatura almadıysa bu reklamı neden yayınlattı.
Bizler reklam yayınlayan mecralarında denetlenmesini bu yayınlayan sayfalara sınırlamalar getirilmesini istiyoruz. Evet reklam yayınlama hakkı olmalı. Örneğin ünlü bir futbolcu, ünlü bir şarkıcı ya da sinema sanatçısı nasıl anlaşmalar, faturalar karşılığı bir reklam yayınlatıyorsa, influzur adı altında 100 bin takipçisi olan vergi kaydı olmayanlar, ssk kaydı olmayanlar reklam yayınlayamamalı.
Bu işin kuralları konmalı ve buna göre herkes bu kurala uyarak bu işi yapmalı. Kimse kimseyi kandırmasın. Videoyu çeken, seslendiren, sunan, montaj yapan, yayınlayan kişilerin kayıt altına alınarak bu işler meslek olarak yapılmalı.
Sonuçta işine yatırım yapacak, işinde marka olacak ve gerçek reklam yapacak kişiler olmalı.
Ramazan ayında tadım yapan kişilerden rahatsız olmuyor muyuz?
Saçma sapan kurgular ile trend adı altında bizde yapalım diyerek ahlaki değerlerimize zarar veren, kötü olayları normalmiş gibi gösteren videolar elekten geçmemeli mi?
Nerde bizim mahalle baskısı dedikleri o yazılı olmayan kurallar…
Sanal alemde var mı bu denetim, ahlak terazisi…
Biraz düşünelim.
Kalın Sağlıcakla