Bugüne kadar yazılarımızı çoğunlukla ekonomi üzerine yazdım. İlgili ve bir nebzede bilgili olduğum bu konu hakkında yazmak benim için hep keyifli olmuştu, alanım olmayan konular hakkında da konuşmaktan sıklıkla kaçındım. Ancak bu kez diğerlerinden farklı hislerle bir yazı yazıyorum, keyifli ya da heyecanlı değilim, alanım olmadığını bile bile hassasiyetim üzere yazacağım bu hafta. Orman yangınlarını, kaybettiğimiz canları, küle dönen alanları… İçimizi dağlayan, ciğerlerimizi duman ile dolduran ve yüreğimizde incecik bir sızı bırakan yangınlar ile alakalı konuşmaya çalışacağım. Lanet okumamız gerekenlere lanet, eleştirmemiz gerekenlere tenkit edeceğim.
Zor günlerden geçiyoruz, gündemimiz her zamankinden daha da can sıkıcı ve hatta “can acıtıcı.” Yurdumuzun birçok bölgesinde, birkaç saat aralığında yangınlar çıktı, bence çıkarıldı. Ekipler ve bölge insanı canhıraş mücadele ediyor, Türkiye’nin farklı yerlerinden destekler ve temenniler geliyor. Birlik olup bu günleri de atlatacağız, yaraları sarmaya çalışacağız elbette fakat bunları unutmayacağız. Bunca yangının neredeyse eş zamanlı çıkmasının tesadüf olmadığı konusunda sanırım herkes hemfikir. Arkasından da kuvvetle muhtemel hain terör örgütü çıkacak. Orman yakacak kadar alçak, doğaya bile düşman olacak kadar gözü dönmüş, merhametlerini de şerefleri gibi satmış hainler; yaktığınız canlar gibi kavrulun, bir yudum suya muhtaç olun, akıttığınız gözyaşlarında boğulun. Olur da yangınların tamamının yakın aralıklarla farklı bölgelerde çıkması tesadüfen yaşanmıştır yine de söylediklerimin tek kelimesinden dahi şüphem yoktur.
Karşımızdaki hain örgüt daha evvel de böyle provokatif hareketlerde bulundu. Ülkemizde daha önce de birçok yangın yaşandı. Varsayalım ki çeşitli ihmallerden dolayı bu yangınlar çıktı, müdahale ekipmanının yetersiz olduğu aşikâr. Yüksek ihtimalle yangınlar bir terör eylemi, zaten onların işi hainlik daha önce yaptıklarını yine yaptılar, yangına müdahale ekipmanları yine yetersiz. Bugün Sayın Pakdemirli, gelişmiş ülkelerde Temmuz aylarındaki yangınlardan bahsetti. Doğrudur, dünyanın genel itibariyle ekolojik dengesinin bozulmasından kaynaklı yangın ve benzeri afetler yaşanmaktadır. Sonrasında Sayın Bakan, bu işin gelişmiş ülke olmakla alakası olmadığını ve herkesin başına gelebileceğini söyledi. Doğrudur bakanım, zaten Türk milletinin bu konu üzerine bir itirazı yok. Madem bazı ülkelerin yangınlarla boğuştuğunu söylüyorsunuz ve bir kıyaslama yaparak politize bir söylemle günü geçiştirmenin derdindesiniz o zaman mevzubahis ülkelerin yangınla mücadele için kullandığı envanterleri de söyler misiniz? Memleket cayır cayır yanarken, insanlar televizyon başlarında üzüntüden gözleri dolarken; düğüne giden THK Başkanı için de bir şeyler söylemek istersiniz belki. Bunu açıklarken utanmayan, Türk milletini tiye alır gibi milyonların izlediği programa çıkıp arandığı hâlde ulaşılamamasının sebebini bu şekilde anlatması normal mi? Basın açıklamalarınızda yanınızda bulunan bakanlarımızın arasına THK Başkanımızı da dahil etmelisiniz. Uçak mevzusunu açmıyorum, çünkü uçakların eski olduğundan bahsedip dert yanmıştınız. Sanki ülkeyi 20 yıldır başkası yönetiyormuş da yenice iktidara gelmiş gibi, sanki daha evvel hiç yangınla mücadele etmemiş gibi. Ne denir ki ne söylenir ki, eleştirdiğimiz için bize de sitem edebilirler ama bu kez hiçbirini ciddiye almayacağız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tarihine de büyüklüğüne de yakışır bir durum değil bu.
Bu işin arkasından yüksek ihtimalle hain teröristler çıkacak, hainlerin bu eylemine sessiz kalacak bir muhalefet olursa, ormanları teröristler yaktığı için lanet okumaktan kaçacak bir muhalefet olursa onlara da ayrı yazıklar olsun. Umuyorum yaralar bir an evvel sarılır, karanlık yerini yeşilliğe bırakır, hayvanlarımızı kaybettik, insanlarımızı kaybettik, hepimize geçmiş olsun, hepimizin başı sağ olsun. Bugünleri unutmamak, önlemleri almak, yanlışa yanlış demek lazım. Teröre lanet, eksiğe eleştiri.