Geride kaldığımız haftalarda piyasalarca beklenen birçok açıklama ve açıklanacak birçok veri vardı. Silsile hâlinde olmaları hasebiyle de daha net yorum yapabilmek açısından ısrarla bekledik ve takip ettik. “Tam” kapanmanın da başladığı bugün itibariyle önümüzü daha net görebildiğimize kanaat getirdik ve eleştirilerimizi, yorumlarımızı, saptamalarımızı kaleme aldık.
Düşünen insanın en temel hakkı eleştiridir. Eleştiri yapmaktan çekinen insan, bir süre sonra düşünme yetisini de kaybedecektir. Haddini aşmadığı müddetçe her eleştiri dinlenmelidir, eleştiri kabul etmemek bir özgüven göstergesi değil aksine cesaretsizliğin belirtisidir. Dolayısıyla inandığınız görüşleri eleştiren insanlarla kıyasıya bir kavgaya tutuşmak sizin iyi bir savunucu olduğunuzu göstermez. Tartışma esnasında sesini yükselten, iftiralara başvuran ve kaçak dövüşmek için kendine alan açmaya çalışan kim varsa düşüncülerinin hâkimi değil esiridir. Günümüz Türkiye’si ne yazık ki anlattığım kimselerle doludur. Herhangi bir cenahı bu konuda tenzih etmek de mümkün değildir. Belki halletmemiz gereken öncelikli konulardan bir tanesi budur. Elbette memlekette kimilerince iyi kimilerince kötü karar ve gelişmeler olacaktır. Ama konuşabilmek ve en önemlisi dinleyebilmek inanın bana birçok insanda olmayan meziyetlerdir. Doğruya doğru yanlışa yanlış demek tahmin edildiği kadar zor değildir. Her yanlışı savunmak için mesnetsiz ve temelsiz argümanlar yaratmak ise eğreti ve komiktir.
Bunları söylemek zorundayım çünkü birazdan “eleştiri” hakkımı kullanacağım. Birincisi, bir tam kapanma kararı alındı. Peki bu bir tam kapanma mı? Kırk üç kalemlik bir genelge var ve kırk üç kaleme tabi olanların dışarı çıkabilmesi serbest. Elbette uzmanları dinlemek lazım onlar da faydalı hatta faydalı olmasına rağmen yetersiz buluyorlar. Alan farklı işleyiş farklı o yüzden üzerinde çok da konuşmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Ama ekonomi alanında yazmaya çalışan biri olarak, vatandaş; esnafından işçisine gündelikçilerden işsizlerine kadar zor durumda. Geçinmekte zorlanan, vasatın altında yaşamını idame ettirmeye çalışan çok fazla birey var ve tam kapanmanın etkilerinin bu kimseler açısından olumsuz olacağı kesin. Devletimizin bu konuda daha fazlasını yapması lazım yapamıyorsa şapkasını önüne koyup düşünmesi lazım. İkincisi, salgın döneminde alınacak tedbirleri içeren kararlar, TCMB’nin kripto başta olmak üzere yayımladığı metinler açıklamaya muhtaç. Anlamak için ya milletin çaba sarf etmesi lazım ya da ilgili kurumun yaptığı açıklamayı açıklayan yeni bir açıklama yapması lazım. Metinleri de acilen düzeltmek şart.
Yazmaya çalıştığımız konulara, alanımıza dönecek olursak ekonomi bildiğiniz gibi haber akışından, yetkililerin ağzından çıkan kelamlardan ve yazılı açıklamalardaki seçilen cümlelerden dahi etkilenir. Geride bıraktığımız zaman diliminde de bunlar hem küresel hem ulusal olarak gerçekleşti. TCMB’nin yeni başkanı üzerine kesinlikle konuşmak lazım çünkü gerek cuma akşamı yapılan canlı yayın gerek enflasyon ile alakalı yapılan konuşma, ardından gelen sorulara yeni başkanın verdiği yanıtlar ve benzeri meselelerde piyasanın yorumu, ben de dahil olmak üzere, negatif. Yeni başkanın sorulara cevap verme şekli, ele aldığı konular ve en son çevrimiçi ortamda gerçekleşen bir açıklamada gazeteci tarafından sorulan soruyu kâğıttan bakarak yanıtlaması soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Bu sorular da bilhassa nitelik ve yeterlilik alanında. Bunlara ek olarak, faizleri düşürecek mi sorusuna yuvarlak cevaplar verilmesi, son faiz kararı metninde düşüş sinyali yaratabilecek eklemeler ve “çıkarmalar” yapılması ardından kafalar hayli karışıktı. Dün de sıkı para politikasına devam dendi ve faizin enflasyonun üzerinde kalacağı söylendi. Köşe yazılarından bildiğimiz kadarıyla bu durumlar fikirleri ile çelişmekte. Açıkçası ne yaptığını biliyor mu, yapacağı şeyleri kestirmek mümkün mü, siyasetçi edasıyla mı ekonomiyi yönetmeye devam edecek gibi soruları kendimize sormadan edemiyoruz. Umuyorum ülkemiz adına yararlı ve yerinde kararlar alır ama piyasada güvenin sarsıldığını söylemek lazım. Çünkü dışarıdan bakıldığında yönetmeden çok idare etmeye benzeyen bir yapı göze çarpıyor.
Genel ve hızlı bir ekonomi değerlendirmesi yapacak olursak da FED faizleri yine sabit bıraktı. 6 Mayıs günü TCMB hazır kapanma da gelmişken yeni bir faiz kararı verecek ve çok kritik bir viraj olacağı kanaatindeyim. Çünkü “haziran” ayı gerek piyasalar açısından gerek de ilişkiler açısından çok çok önem arz etmekte. Geç kalmadan, piyasayı okuyarak 6 Mayıs günü bir karar almasını bekliyoruz. Ve 6 Mayıs öncesi enflasyon rakamları gelecek ve yine yükseliş bekleniyor. İşte 6 Mayıs günü, TCMB’nin yeni yönetiminin siyasetle olan ilişkisini açık ve net bir şekilde göreceğimiz gün olacak. Kalan meseleleri de faiz kararından ardından konuşuruz. Faiz tahmini için de geçen sefer pas geçecek demiştik beklediğimiz oldu. Bu sefer de iki ihtimal var; birincisi faizin sabit tutulup eldeki diğer araçlarla piyasaya müdahale edilmesi ikincisi de küresel ve ulusal riskleri baz alarak düşük oranlı bir faiz artışına gidilmesi. Ben faiz oranlarında bir düşüş beklemiyorum umarım TCMB’de düşünmüyordur. Ama gelen enflasyon rakamları zaten faizin altında deyip siyasete yaranmak adına azami 1 baz puanlık indirim gelir mi onun da mümkün olduğunu söylemek lazım.
TCMB adına tahmin yapmak şu çelişkiler yumağında mümkün değil. TCMB kendinin ne yapacağını biliyor mu onu kestirmek de hayli güç. Normalde faiz kararının oranı tahmin edilir fakat biz üç seçenek olan bir kararın üçünün de mümkün olduğunu yazıyor ve açıklıyoruz. Enteresan…