“Kulu kula köle yapan, bütün değerler yerini Hakka, adalete teslim edecek” diyerek çıkılmıştı bu kutlu yola…
Bölünme kabul etmeyen, büyük ve güçlü Türkiye hayalini kurarak başlayan bir sevdaydı bizimkisi...
Yeniden Türk-İslam medeniyetinin inşasını sağlamak, sevgi ve saygı esası ile yola çıkılmış, vatandaşlarımız arasında etnik köken, bölge, inanç vb. özellikleri gözetmeksizin güçlü bir birliktelik oluşturabilmek için yola çıkan bir hareketten bahsediyorum…
Milletimizin bağrından kopmuş olmanın heyecanı ile yani bu milletin evlatlarını bu milletin evlatları yönetebilsin diye yola çıkan bir dava hareketinden bahsediyorum.
Sırtını hiçbir güce yaslamadan inandıkları uğrunda dosdoğru ilerlemesini bilmiş ve aynı zamanda "bu yol dikenlidir ayağını seven gelmesin" diyerek bu yolun bir o kadar da çileli oluşunu hatırlatarak yolcularını uyarmış bir cemiyetten bahsediyorum.
Adaleti bir yana bırakmış, yalana ve hırsızlığa karışmış, her türlü yolsuzluğa bulaşmış, liyakati gasp etmiş ve kendinden olanı kayırmış, her türlü rüşvet yiyen ve üst tabaka nimetler içinde gezerken milletinin dertlerini görmezden gelmeye iten anlayışı yani “bu düzene karşı çıkan ve savaşımız vurguncu zulüm düzeninedir” diye haykıran bir davadan bahsediyorum…
Yeniden cemre gibi düşmek toprağa
Yeniden haram etmek gece ve gündüz uykusunu
Yunus Emre gibi atsız pusatsız
Yeniden fethetmek Anadolu’yu
Dizelerini kendisine şiar edinip, Bismillah diyerek yola çıkan bir hareketten bahsediyorum.
Küfrün azgınlaştığı bu devirde, kendisini Allah ve Resul’ünün yoluna adama gayreti içerisinde olan bir ülküden bahsediyorum…
Sadece şehit olunca hatırlanıp alkışlanan ve sonra unutulan Anadolu insanı da devletinin kapısında adam muamelesi görmesini isteyen bir davadan bahsediyorum.
Şimdi anlamış olacaksınız yazımın başında neden’ “Kulu kula köle yapan, bütün değerler yerini Hakka, adalete teslim edecek” diyerek vurgu yaptığımı…
İşte bu halis niyetler ve değerlerimiz elbette biz milliyetçi gençleri teşkilatlanma çalışmalarına iten başlıca sebeplerdi, fikirlerimizi iktidara çıkarmak için teşkilatlanmak bizim için bir mecburiyetti…
O halde dava mensuplarına soruyorum;
Ülkücülük iddiasında olan kaç kişi bu değerlerini yaşayıp yaşatma gayretini göstermektedir?
Bir an önce davamızı bırakıp düşürdüğümüz yerden almalı ve haklı mücadelemizde iktidara uzanmalıyız. Mensubu olduğumuz Türk milletine hizmet borcumuz olduğunu unutmamalıyız.
Ve ayrıca Gönül coğrafyamız biz Türk Milleti'nden kendilerini yeniden hatırlamamızı istemektedir…
Yani diyeceğim o ki "kendi yalnızlığına terk edilen Türk-İslam Alemi, Ülkü davasının yiğitlerini beklemektedir."
Kanımız aksa da zafer İslam’ındır diyen Türk evlatlarına selam olsun…
Hasan ÇELİKYURT
Alperen Ocakları Denizli İl Başkan Vekili