Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
1- Asra yemin olsun ki,
2- İnsan mutlaka ziyandadır.
3- Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.
Sözlerime Asr Suresinin meali ile başlamak istedim, bu surede anladığımız kadarıyla Allah, tövbe edip Salih amel işleyen insanları ziyanda olan insanlardan ayrı tutuyor.
Kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’de Salih amel vurgusunu sürekli görmekteyiz, nedir bu Salih amel diye sorduğumuzda ise; iyi işler yapan, topluma faydası olan ve hizmet eden gibi anlamlar çıkarabiliriz.
Allah’ın Salih amel ile ayrı tuttuğu insanlardan nasıl olabiliriz sorusunu kendi vicdanımıza sormakta fayda olacağını düşünüyorum.
Türk Milleti olarak bizim öyle bir dünya görüşümüz var ki sadece kendi milletimize değil; ırkına, diline, dinine ve mezhebine bakmadan her mazlumu korumuş ve kucaklamışız. Biz öyle bir davaya inanmışız ki yalnız Türk Milletini değil adeta tüm insanlığı kurtarma ülküsü ile yaşamış bir milletiz.
Arvasi Hoca’nın deyimi ile Ülkücü ve Alperen kadrolar olarak insanlığın mesut olmasını istemekteyiz.
En önemli ve ilk amacımız ülkemizi ve halkımızı ekonomik, kültürel, sosyal ve politik yönden modernleştirmek, güçlendirmek, yabancı ve zararlı etkilerden kurtarmaktır.(1)
İnsani ve daima ilerici olan Türk Milliyetçiliği fikri Eşref-i Mahluk olan insanın daima değerli olduğunu ve insanlığa faydalı olan işleri yapmamızı ister, yani hizmet etmemiz yönünde bizleri yönlendirir.
Türklerin, mazlumun yanında olma isteğini vicdanında ki Hak ve adalet duygusunun bu derece yüksek olmasından kaynaklı olarak görmekteyiz, elbette ki bu görüşü Türk milliyetçileri olarak bizlerde yaşayıp yaşatacağız
Biz Türkler toplumsal varlığa olan saygımızdan ötürü daima Hakk’ı tutan ve Hakk’ı kaldıran bir adalet duygusuna sahip olmuş ve bu adalet duygusu aynı zamanda sabır ile de olgunlaştırmışızdır.
İslamiyetin dünya görüşünü kendi dünya görüşüne uygun gören Türkler, bu dini kabul etmekte sıkıntı çekmemiş akın akın İslamiyete girmiştir, hatta Maide suresi 54. Ayette Allah şöyle buyurmuştur:
Ey iman edenler! İçinizden kim dininden dönerse, şunu bilsin: Allah onun yerine öyle bir kavim getirecek ki, Allah onları sever; onlar da Allah'ı severler, müminlere karşı yumuşak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve başları yukardadır; Allah yolunda mücadele ederler, dil uzatanın kınamasından korkmazlar. İşte bu, Allah'ın ihsanıdır. Onu dilediği kimseye verir. Allah'ın ihsânı geniştir, her şeyi bilendir.
Tüm İslam Alimleri bu ayetin Türkler için geldiğine mutabık kalmıştır, Böyle bir millet elbette İslam ile şereflenmeliydi…
İslam ile şereflenen milletimiz ile alakalı Arvasi Hoca’nın Türk İslam Ülküsü adlı kitabından şu sözleri aklıma geliyor:
“Daha İslam’dan önce, Cihan Hakimiyeti davasını güderek, insanlığa hak ve adalet götürmeye memur edildiğine inanan, zulüm idarelerine karşı Tanrı’nın Kırbacı olan ve Tanrı-Kut’lar yetiştiren, Türk, İslamiyet’le şereflendikten sonra, bu ülküsüne daha alemşümul bir karakter kazandırdı. Böylece, Müslüman-Türk, asırlardan beri, bütün sahte mabutları, zulüm idarelerini yıkmak, yeryüzünde, Allah ve Resulünün istediği adaleti ve huzuru gerçekleştirmek üzere ve İlay-ı Kelimetullah ve Nizam-ı Alem için, mukaddes savaş vererek yücelegelmektedir. Milletimizin, bu hüviyetini ve davasını çok iyi bilmek ve değerlendirmek gerekir. (2)
1000 Yıllık süreçte Türklük ile İslamiyet o kadar iç içe olmuştur ki analarımız, atalarımız ve hatta gayrimüslimlerin bile dilinde Türk ve Müslüman kelimeleri bir araya gelivermiştir, hatta sonrasında Türk demek bile yeterli görülmüştür…
Türkler Allah ve Resulü’nün davasını kendine ülkü edinmiş cihad ruhu ile adeta dünyaya hakim olma mücadelesi vermiştir. Ve bunu hiçbir zaman kuru bir dünya kavgası arzusu ile gütmemişlerdir.
Nerede mazlum varsa kol kanat germiş, gittiği yere adaleti, hoşgörüyü ve sevgiyi götürmüştür.
Sözlerime başladığım Asr suresi ile Türklüğümüz adeta bir bütün olmuş, bir ülkü olmuştu…
Atalarımızdan bu yana gelen bu görüşü maalesef yalnızca Türk milliyetçileri yaşatmaktadır
Ecdadımıza layık Türk Evlatları olmak dileğiyle…
Hasan Çelikyurt
Alperen Ocakları Denizli İl Başkan Vekili
(1) Seyyid Ahmet Arvasi,12 Ekim 1967 Milli Hareket dergisi sayı: 15
(2) Seyyid Ahmet Arvasi,Türk İslam Ülküsü C.2 sf.258-260