Tüm Dünya’da geniş yankı uyandıran Yunanistan yüz ölçümü kadar ya da Almanya’nın yarısı kadar bir alanda etkili olan Kahramanmaraş merkezli depremin ardından tüm Dünya’nın gözleri Türkiye’ye çevrildi. Bu süreçte hükümet ve devlet yönetimi elinden gelen bütün gücü sarf ederken bütün depremden etkilenen alanları mercek altına alması beklenemez. Bu kadar büyük bir alanda da bunu beklemek tamamen hayalcilik olur. Ancak şu da bir gerçek ki, yaşanan deprem sonrasında bazı bölgelerde gerek yardım gerekse de makine ve ekipman konusunda büyük sıkıntılar yaşandı. Bunların yaşanmasını da kamuoyunun çok geniş bir kısmı gayet normal olarak görüyor. Sevk ve idarede kimi zaman zorluk yaşandı, kimi zaman da zamanından geç bir şekilde bölgelere ulaştı.
……………………….
Geldiğimiz noktada hala daha göçüklerin altından canlı insanlar çıkarılıyor. Hala umudumuzu korumak ile birlikte bizi derinden üzen ve yaralayan en büyük unsur yardımların organizasyonu ile ilgili yaşanan sıkıntıdır. Bu anlamda insanların çoğu yapılan çağrıya kulak vererek yardımlarını “Biz AFAD’a güvenmiyoruz” dercesine çeşitli yardım kuruluşlarına hatta bunların içerisinde ‘cemaat endeksli kuruluşları da’ katabiliriz böylesi kuruluşların tercih edilmesi insanlık adına çok çok düşündürücü bir gerçektir. Hal böyleyken bir bakıyoruz bazı bölgelerde organizasyonun AFAD tarafından yürütüldüğü yerlerde bütün işleyişte bir sıkıntı yokken yine haber kanallarından ve sosyal medyalarda paylaşılan görüntülerde bazı bölgelerde yardımların yerlere atıldığı gerçeğini de bir şekilde canlı olarak gözlerimizle görüyoruz. Bu durum da insanları derinden üzmeye devam ediyor. Can siperhane bir şeklide çorbaya tuz koyma adına, ellerinde ve avuçlarında ne varsa afet bölgesindeki depremzedelere göndermek için harcayan vatandaşımız bu manzarayı görünce doğal olarak etkileniyor ve üzülüyorlar. Burada asıl dikkat çekilmesi gereken konu benim açımdan başta da belirttiğim üzere belirli bir kesimin AFAD yerine sanatçı endeksli oluşturulan platformların tercih edilmesinden kaynaklandığını düşünüyoruz.
……………………….
Bu durumda 14 Mayıs’ta yapılması muhtemel olan “seçimler yapılacak mı? Yapılmayacak mı?” En büyük bilmece niteliğindeki sorumuz bu. Yapılsa bir dert. Yapılmasa başka bir dert. İnsanlar can ve mal derdi ile uğraşırken bir yandan ‘hükümet seçim telaşına düştü’ gibi bir algıyla baş başa kalacak ve bu algı seçimin kaybedilmesine de neden olabilecek bir durumdur. Bir başka açıdan bakıldığında bu sefer ‘Muhalefet Partiler seçimden kaçtı’ diyerekten yeniden bir algı operasyonu yürütecekler. Şu birkaç günlük süreçte baktığımızda siyasetçiler, Ana Muhalefet ve İktidar da buna dahil olarak huylu huyundan vazgeçmez dercesine hala siyaset yapmanın derdinde. Bu durumun en büyük faktörü yine de Muhalefet Partilerin yapmış olduğu söylemler insanları son derecede üzüyor. Kullanılan ifadelerin, söylenen sözlerin bu süreçte biraz daha ertelenmesi gerektiğini şahsen düşünüyorum. Bazı noktalarda haklı olabilirler ama buda yine belirttiğim gibi bu kadar geniş bir alanda, bu kadar insanı etkileyen bir depremde yapılabilecek bütün çalışmalar, devletin resmi kurumları tarafından yapılması gerekiyor. Bu gerçeği de gözden kaçırmamalıyız.
Temel soru; Seçim olacak mı? Olmayacak mı?, Siyasetçiler ne ile uğraşıyor, vatandaş ne ile uğraşıyor.
Sorunun yanıtına gelince, tahmini olanlar arasın...