Cumhuriyet Halk Partisi çatısı altında Merkezefendi İlçesi’ni 6 yıldır “sosyal belediyecilik” anlayışı ile yöneten Şeniz Doğan, ortaya koyduğu hizmetlerin takdir görmesinin ardından 31 Mart seçimlerinde yeniden Merkezefendi Belediye Başkanı seçildi. Bu süreçte Şeniz Doğan’ın en büyük avantajı rakip partiler olarak nitelendirilen iktidar ve muhalefet partilerinin başında olan isimlerin erkek siyasetçiler olmasıydı.
-Bunu ben demiyorum.
Çoğu zaman nezaket kuralları çerçevesinde sözler söylenendi. Başkan Doğan, tek kadın siyasetçi olmasının avantajını fazlası ile gördü. Yeniden seçilerek halkın gönlünde karşılığını buldu. Kadın olmak, biz erkek seçmenlerin gözünde her zaman birkaç adım önünde olmak anlamına da geliyor buna kimse “hayır” diyemez herhalde…
***
Öte yandan Adalet ve Kalkınma Partisi'nde Merkezefendi İlçesi’nde de önemli değişikliğe gidiliyor. 16 Kasım 2024 Cumartesi günü yapılacak ilçe kongresi, AK Parti tarihinde bir ilke de sahne olacak. İki büyük ilçe olarak nitelendirilen Merkezefendi, bir kadına teslim edilecek. Kuruluşundan bu yana erkek ilçe başkanı siyasetçiler tarafından yönetilen partide radikal bir değişime gidilerek Av. Fatih Durmaz, görevi yine bir kadına Duygu Canbaz’a devredecek.
***
Geldiğimiz noktada ise tüm gözler, 28 Ekim tarihinde partinin kuruluşunu açıklayacak olan Türk siyasetinin son dönemlerde gözde isimlerinden biri olan Yavuz Ağıralioğlu'nun üstünde olacak. Ağıralioğlu'nun partisinin Denizli kurucu il başkanının uzun bir dönem AK Parti'de de görev yapan ve son seçimde iyi Parti saflarından Pamukkale Belediye Meclisi adayı olan Demet Özkan Değirmenci olması da kadın siyasetçiler açısından vitrin olarak değerlendirildi. Gerek uzun bir süre bürokraside görev yapması, gerek siyasetin içinden gelmesi ve gerekse de DESKİ gibi bir kurumda yıllarda üst düzey görev yapması göz önüne alındığında Başkan Şeniz Doğan’ın bu anlamda işinin kolay olmayacağı düşüncesi ortaya çıktı.
***
Önümüzdeki genel ve yerel seçimlere gidilecek sürece bakıldığında artık Şeniz Doğan başkanın karşısında erkek siyasetçiler değil; kadın siyasetçiler söz sahibi olacak. Bu açıdan da değerlendirildiğinde kamuoyu tabiri ile “saç-saça“ , “baş-başa” renkli bir dönemin başlayacağı görülüyor.
Hep beraber yaşayıp göreceğiz.