Koronavirüs döneminde gördüğümüz en büyük gerçek dünyayı şekillendiren kendilerine göre toplumlara rol biçen “süper güç” olarak nitelendirilen ülkelerin acizliği oldu.
Ekonomide, teknolojide ve sömürgecilikte başını alıp giden Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri, bu dönem sınıfta kaldı. İnsan haklarının sözde savunuculuğunu yapan bu ülkelerinin yaşanan can kayıplarına karşı düştüğü aciz durum çok manidardır.
Çok kısa bir süre önce birbirlerinin maskelerine el koyan “süper devletleri” gördük. Teknolojiler ne kadar ileri olursa olsun “insan haklarından” ziyade “insan sömürücülerinin” düştüğü durum açıkça ortadadır.
Hal böyle iken öyle bir zaman geliyor ki, insan düşünmeden kendini alamıyor. Bir dönem “iğne dahi yapamayan” denilen ülkemiz, şimdi dünyanın belli başlı ülkelerine silah satar hale geldi.
Kimileri bu gerçek karşısında ülkeleriyle gurur duyarken, kimileri de sırf eleştiri malzemesi olarak “maske” üzerinden siyaset yapmayı ihmal etmedi.
“Süper güçler” maske savaşında iken Türkiye, hemen hemen dünyanın yarısına maske gönderdi. “Ben maskemi .......’ndan aldım teşekkürler”, “Maskeye başvuralı şu kadar zaman oldu gelmedi” gibi gibi söylemlerle ve paylaşımlarla ya hükümete destek olduk, ya da eleştirdik.
Dünya örgütleri bu süreçte ülkemizi takdir ederken bizler sırf muhalefet olsun diye eleştirme gereği duyduk.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bunca zamandır iktidarda kalmasının en büyük sebebi, istikrarlı bir şekilde çalışmayan ve proje üretemeyen bir muhalefet anlayışının olmasıydı. Biz “muhalefet” deyince “her şeyi eleştireceğiz. İyi yapılsa daha iyi hizmetlerin illaki kusurlarını arayacağız” şeklinde anlıyoruz. Buda muhalefeti bir adım öteye götürmüyor.
Yine “erken seçim” söylemlerinin ayyuka çıktığı günümüzde yeni oluşumları da gözünle alırsak değişen çok fazla bir şey olmayacağı aşikardır. Virüs sonrası yeni Dünya düzenininde ülkemizin alacağı rol çok önemli. Eleştirilecek noktalar olsa da bu süreçte ülkemizin yanında olmamız en büyük sorumluluğumuzdur.
Dünya çöküşü yaşarken Türkiye’nin yükselişine şahitlik etmek her şeyden daha önemli olsa gerek. Futbol takımı tutar gibi siyaset yapmanın bir anlamı yok. Takımlarımızın başkanları, yönetimleri, antrenörleri, futbolcuları eleştirdiğimiz kadar siyasi lider ve kadroları da eleştirebilmeli; alkışlamasını da bilmeliyiz.
Ne eleştirmekten be de alkışlamakta korkmayalım.
Daha global düşünmenin zamanı geldi de geçiyor.