Sabaha karşı saat 04.23 suları idi. Meslek gereği saat kaç olursa olsun çalan telefonlara mecburen bakmak zorundayız. Baktım bir kayıtlı bir numara… Açtım. “Denizli Milletvekili Kazım Arslan hayatını kaybetti. Siyasetle uğraşıyorsun. Bunu haber yapman lazım” dedi.
Bir süre kendime gelemedim. Uyanmak ve kendime gelmek için baya çaba harcadıktan sonra bir kaç kaynağa danıştım. Haberin doğru olduğunu görünce elime telefonumu alıp yazmaya başladım.
Bizde kural ilk haberi giren her zaman kazanır.
Ama bana bilgi geldikten saat 1 saat geçti ve ben hala haberi hazırlayıp siteye koyamadım.
Sonrasında iki satır da olsa yazdım ve yayına verdim.
22 yıllık meslek hayatımda gördüğüm kadarıyla gerek o da başkanlığı ve gerekse de siyasette kendisine yer bulan ender insanlardan biridir Kazım Arslan…
Siyasetçinin her ne kadar partisi olsa da “insanların dertleri ile dertlenmenin, tepeden bakmamanın, gönüllere girmenin adıdır Kazım Arslan” dedi.
Meslek hayatıma başladığım andan vefat haberini aldığım ana kadar baba gibi sevdiğim, efendi, mütevazi, saygılı, dürüst bir insan olarak bildim hep. Vefatı sonrasında yapılan paylaşımlarda gördüm ki, hakikaten herkes ben gibi düşünüyormuş.
CHP’deki görevleri, STK’lardaki görevleri, dönemin Denizli Belediye Başkan adaylığı sürecindeki tavır ve yaşantısı her zaman herkes tarafından olumlu karşılandı.
İlk milletvekili olduğunda herkes “İşte hak ettiği yere geldi” demekten kendisini alamadı. Milletvekili oldu, hiç değişmedi. Aynı Kazım Arslan olmaya devam etti.
Defini öncesinde kılınan cenaze namazına ilişkin haberimizde de ifade ettiğimiz gibi “MİLLETİN VEKİLİ” olduğunu bir kez daha gösterdi.
Her siyasi görüşe mensup siyasetçiler başta olmak üzere vatandaşlar da cenaze namazında saf tutmak için adeta yarıştı.
Darısı diğer milletvekillerinin başına...
Kazım Arslan, bu ilde bir örnektir.
Siyaset dili ile, duruşu ile yetişen genç siyasetçilere iyi bir örnek olacaktır.
Sözün özü…
Sana yakışan bir uğurlama oldu.
Biz seni çok sevdik.
Allah da seni çok sevsin.
Mekanın cennet olsun uzun ve güzel adam…