"Tecavüzcüyle evlendirmek ağır bir çocuk hakkı ihlalidir"

Çocuk İhmal ve İstismarını Önleme Derneği adına Denizli Kadın Platformu bileşenlerinin katılımıyla Türkiye'de eş zamanlı olarak 2005 yılında çıkan kanun ile kız çocuklarının tecavüzcüleri ile evlendirilmesine ilişkin düzenleme nedeni ile oluşan riskler hakkında basın açıklaması düzenledi.

Denizli Gazeteciler Cemiyeti İlyas Haytan Toplantı Salonu’nda
düzenlenen açıklamaya; CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, Denizli
Kadın Platformu sözcüsü Nurten Karakış ve STK’ların temsilcileri katıldı.
2005 yılında Türk Ceza Hukuku Reformu ile engellenen kız
çocuklarının kendilerine tecavüz eden kişilerle evlendirilmesine ilişkin
düzenleme günümüzde yeniden yasal ve psikososyal boyutları ile çok ciddi
riskler taşıyan ve çocuk haklarına tümüyle aykırı bir durum olarak önümüze
çıkarılmıştır.Bu yasal düzenleme ile 12-16 yaştaki kız çocukları
kendilerine tecavüz etmiş olan, kendilerinden 10-15 yaş büyük olan kişilerle
evlendirildiklerinde, tecavüzcülere af yolu açılmakta, bir başka deyişle,
‘’cezasızlık’’ getirilmekte olduğunu belirten Karakış, açıklamalarına şu
şekilde devam etti:“Çıkarılmak istenen bu yasal düzenleme, topluma bir çözüm
yolu olarak sunulmakta, koruyucu, onarıcı bir yasa imiş gibi bir algı
yaratılmaktadır.Erken yaştaki kız çocuğunun imam nikahı altında, kendinden
yaşça büyük erişkinlerle bir araya gelmeye zorlandıkları evliliklerde, bu yasa
yolu ile cezaevindeki koca af ile çıkacak, aile bütünlüğü yeniden onarılmış
olacak gibi bir açıklama getirilmekte, burada kız çocuğunun bir yakınmasının
bulunmaması, ailenin rızasının olması affın gerekçeleri olarak ileri
sürülmektedir.Yapılan araştırmalar, ülkemizdeki erken yaş evliliklerinde,
çocukların %30’undan fazlasının yetişkinlerle imam nikahı ile
evlendirildiklerini ve bu durumu ailelerin rıza ve onayı ile olduğunu
açıklamaktadır.Bu durumda 12 yaşındaki bir kız çocuğuna, kendinden 15 yaş
büyük bir yetişkin erkek tarafından imam nikahı bağlamında bir cinsel taciz
uygulandığında bu eylem suç sayılmayacaktır. Ayrıca, bu yasa gerçekleştiğinde, yalnızca erken yaşta, imam
nikahı ile gerçekleştirilmiş evlilikler kapsamındaki kişilere değil, kız
çocuklarına cinsel tacizde bulunan tüm kişilere de ‘’cezasızlık’’, ‘’af’’
getirecektir.Ülkemizdeki toplumsal cinsiyet eşitliğini hiçe sayan
yaklaşımlar, geleneksel ve dinsel dogmalar, özellikle kız çocuğunu bir cinsel
nesne, anne babanın istedikleri gibi yönetecekleri bir ‘’mal’’, kendi istenci,
yönelimi, duygusu, düşüncesi olmayan bir varlık gibi gören çağdışı tutumlar,
erkeği önceleyen, kızları edilginleştiren ve değersizleştiren bakış açıları o
denli yaygınlaşmıştır ki artık kız çocuklarının kendilerine tecavüz eden
kişiler ile evlendirilmesi konusu bile, tartışılabilir bir konu olarak gündeme
getirilebilmektedir.Ve ne yazık ki, kız çocuklarının kendilerine tecavüz etmiş
olan kişiler ile evlendirilmeleri ‘’doğal’’, ‘’olması gereken’’, ‘’koruyucu’’
bir süreç olarak ele alınmakta ve konu yalnızca, yaş farkının 10 yaş mı, 15 yaş
mı olması gerektiği üzerinden indirgemeci ve hak ihlallerini, riskleri göz ardı
eden bir yaklaşım üzerinden tartışılmaktadır.Burada ilkel bir bakış açısı ile bu sürecin işlevi ve
hedefi, geleneksel bir damgalamanın kıskacına alınmış, ‘’namusu kirletilmiş’’
kız çocuğunu korumak ve evlendirerek, ona bir çözüm yolu sunmak ve tecavüz eden
erkeğe de bir af yolu açmaktır.Kız çocuğunun evlendirilmesi, onu en temel haklarından biri
olan eğitim hakkından yoksun bırakma demektir. Yine kız çocuğunun kendisine
tecavüz eden kişi ile evlendirilmesi, onda değersizlik duygusu, benlik
saygısında düşme, öfke, dışlanmışlık ve terk edilmişlik duygularının ortaya
çıkmasına neden olur, kendini çıkmazda hisseder. Erken yaş evliliği temelde çocuğa yönelik bir zorbalık, açık
bir çocuk hakkı ihlalidir. TCK 15 yaşını tamamlamamış olan çocukların cinsel ilişki
konusunda geçerli bir rızaya sahip olmadıklarını belirtmektedir.Kendilerinden yaşça büyük erişkinlerle imam nikahı ile
karı-koca ilişkisi içine itilen çocuklar, kendilerine tecavüz etmiş olan
kişiler ile evlendirilen çocuklar, bu süreçte edilginleştirilirler; duygularını
bastırırlar, bu bastırılmış duygular, ilerde kendilerine ve başkalarına yönelik
öfke nöbetleri, intihar yönelimleri ve depresyon gibi ruhsal sorunların ortaya
çıkmasına neden olur. Edilginleştirilmiş kızlar/kadınlar daha kolay aile içi
şiddetin odağı olarak seçilirler ve kadın cinayetlerinin adayı haline
getirilirler.Erken yaş evlilikleri ya da kendilerine tecavüz etmiş olan
kişi ile evlendirilme sonrası oluşan gebeliklerde ‘’çocuk anne’’ bu durumu
benimseyemez, doğan bebeklerde, sağlıklı anne bebek bağlanması olamaması
nedeniyle, bağlanma sorunları ve gelişimsel aksaklıklar ortaya çıkar.Tecavüzcüye cezasızlık getiren bu yasanın bütününe,
içeriğine bakıldığında, bu konuyla ilgili STK’lar olarak, bizlerin bu yasal
düzenlemenin içerdiği riskleri ve yanlışları topluma anlatma, toplumu
bilgilendirme ve uyarma sorumluluğumuz bulunmaktadır. Bu sorumluluğumuz bağlamında bilinmesini isteriz ki…- Çocuk Hakları açısından 18 yaş öncesi bireyler çocuk
sayılmaktadır ve gerek fiziksel gerekse ruhsal yönden evlilik onlar için
düşünülemez. Çocuklar eğitim, oyun oynama, kendilerini geliştirici etkinliklere
katılma hakları nedeniyle evlendirilemez.Ayrıca çocukların her türlü cinsel sömürüye ve cinsel
istismara karşı korunma hakları bulunmaktadır.- Çocuk evliliği bir çocuk hakkı ihlali, dolayısıyla bunu
gerçekleştiren yetişkinler için bir suçtur.- Ülkemizde 12-16 yaş arası kız çocukları, kendilerinden
10-15 yaş büyük yetişkinlerle imam nikahı ya da başka tanımlamalar altında
karı-koca ilişkisi içinde birlikte yaşamaya zorlanmaktadırlar. Toplumumuzda bu
tür evliliklere, denetleme, yaptırım ve bilgilendirme yoluyla son verilmelidir.Bu noktada STK’larla birlikte tüm topluma, ailelere ve
devlete de ciddi görevler düşmektedir.AİLELER VE DEVLET NE YAPMALIDIR?Ailelerin görevi: kız çocuklarını korumanın tek yolunun
onları geleneksel baskılarla erken yaşta kendilerine tecavüz eden kişiler ile
evlendirmeleri olmayıp, çocuklarını korumanın asıl yolunun onları eğitmek,
gelişimlerinin önünü açmaktan geçtiğini kavramaları, bu konuda bir bilinç
geliştirmeleridir.Kesinlikle ve gerçekten bilinmelidir ki buradaki tek çözüm
yolu, çocuğu kendisine tecavüz eden ve imam nikahı ile birlikte olmaya
yönlendirildiği kişiyle ‘’evlendirmek’’ ya da erken yaşta kız çocukları ile
gerçekleştirilen ve yasal olmayan evlilikler sonrası cezaevine giren kişiyi,
cezaevinden ‘afla çıkarmak değildir. Çünkü ‘’af’’ ya da ‘’cezasızlık’’ temel
bir yaklaşım olarak benimsendiğinde, devletten karısı ve çocuğu olan ve
cezaevinde bulunan tüm kişilere cezasızlık ve af getirilmesi beklenebilir. Bu
yasa tasarısı ile getirilmek istenen bu düzenleme bütünüyle kendi içinde
çelişkiler içeren ve kabul edilemez bir durumdur. Çocuklarla evlenmek bir suçtur ve bu suçu işleyen ve bu suça
katılan tüm yetişkinler ceza almalıdırlar.Burada devletin görevi: çocuk hakları doğrultusunda
çocukların zararına işleyen geleneksel uygulamaları ortadan kaldırmak ve
çocuklara ilişkin yasaları oluştururken, çocukların yüksek yararını gözetmek ve
öncelemektir. Evlilik, bu çocuklarımızın korunması için bir çözüm olamaz.
Çözüm, çocuk koruma sisteminin güçlendirilmesinden geçmektedir. Cinsel
istismara uğramış, erken yaşta gebe kalmış kız çocuklarını ve bebeklerini
koruyan, destekleyen ve bu tür durumların yaşanmasını önleyecek sosyal
politikaların ivedilikle hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu da devletin
başlıca sorumluluklarından biridir.



























































STK’lar, aileler ve politika uygulayıcıları olarak,
çocukların kendilerine tecavüz eden kişilerle evlendirilmelerini öngören bu
yasal düzenlemeye karşı durmalı ve çocukların yanında yer almalıyız”.