Kampanya çağrısı çığ gibi büyüyor

Çin'in DoğuTürkistan'da uyguladığı politikaya karşı başlatılan ve 'Sen de bırak sen de dur de' isimli ekonomik ambargo kampanyası çığ gibi büyüyor. Kampanyanın mimarı Denkrom Makine'nın sahibi Kadir Akıncı ile projenin çıkış noktasını ve geldiği noktayı konuştuk.

Kadir Akıncı
Kimdir Denkrom Makina'yı tanıtır mısınız?

Kadir Akıncı Denizli’de doğmuş ve büyümüş, Lisans
eğitimini Selçuk üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümünde tamamlamış,
Denizli’de faaliyet gösteren Denkrom Makine firmasının kurucusu ve genel müdürü
olan bir iş insanıdır. Yıllar içerisinde Büyük Birlik Partisi ve Alperen
Ocakları camiaları içerisinde çeşitli görevlerde bulunmuş ve 2018 yılı
itibariyle herhangi bir siyasi parti ve stk ile bağı bulunmayan Muhsin
Yazıcıoğlu’nun hayattayken dava edindiği memleket meselelerini kendine dava
edinmiş Muhsin Yazıcıoğlu’nun Alpereni’dir.Neden ekonomik
ambargo kampanyası başlatma ihtiyacı duydunuz ?

Bildiğiniz gibi dünya artık kapitalizmin çevrelediği
aristokrasinin yönlendirmesiyle dönüyor. Bugün artık devletler ekonomi
politikaları ve anlaşmaları ile diplomasilerini yürütüyor. Uluslararası
ilişkilerde hard power ve soft power olarak bildiğimiz bir kavram var. Kısaca
değinecek olursak, hard power sahada yaptığınız ve ortaya koyduğunuz
faaliyetlerdir. Buna askeri mobilizasyondan tutun, ekonomik yardım ve borçlandırma
paketlerine kadar örnek verebiliriz. Soft power ise sahadan ziyade anlaşma
masasındaki sizin ortaya koyduğunuz diplomasiye verdiğimiz addır. Burada şöyle
bir denklem vardır. Hard power olmadan masada sağlam bir netice almanız mümkün
değildir. Bugün Amerika,İngiltere ve diğer emperyalist ülkeler dünyanın diğer
ucundan bu coğrafyalara gelmesi ve burada diplomatik çalışmalar yapması bu
denklemin bir ürünüdür. Neden ekonomik ambargo kampanyası başlattınız sorunuza
cevap vermeden önce bu meseleyi biraz açacak olursak; bildiğiniz üzere 1948
yılında 2.dünya savaşı sona erdikten sonra Marshall Planı olarak
adlandırdığımız ekonomik yardım paketlerinin mavi blokolarak adlandırdığımız
Amerikan bloğu ülkülerine ulaştığını görüyoruz. Bu yardım paketlerinin neticesinde
daha sonraki yıllarda NATO’nun ve blok ülkelerinde çeşitli kurumların ortaya
çıkarıldığını görüyoruz. Türkiye’de bunun adı 1952 yılında kurulan Seferberlik
Tetkik Kurulu oldu. Amerikan yardım paketi ile Amerikan diplomasisine hizmet
eden bu kuruluşların daha sonra ülkelerin iç diplomasisine müdahale ettiğini
görüyoruz. Türkiye’de 60,70,80 ve 97 yılında gerçekleşen darbelerin arkasında
mavi blokta kurulan bu Amerikan bağlantılı dernekleri üst akıl olarak ortaya
çıktığına şahit oluyoruz. Burada gördüğünüz gibi ekonomi temelli başlatılan
yardımların daha sonraki dönemlerde askeri cunta olarak karşımıza çıktığına
şahit oluyoruz. Yine aynı şekilde 1990’lı yılların hemen başlarında
Afganistan’da gerçekleşen bir ekonomik antlaşma ile Afganistan’ın karıştığına
ve kan coğrafyasına döndüğünü görüyoruz. Afganistan’dan geçecek petrol taşıma
hattı projesinin Rus destekli Arjantin menşeili Brides şirketine verilmesi
sonucu, Amerikan’ın Pakistan istihbaratı aracılığı ile Taliban’ı örgütlediğini
ve ülkede iç savaş çıkardığını, daha sonra çıkan iç savaş neticesinde bu petrol
taşıma hattı projesinin Amerikan UNOCOL şirketine devredildiğini görüyoruz.
İlginçtir bu aksiyonlardan sonra ülkenin devlet 
başkanı olarak Amerikan UNOCOL şirketinin Afganistan Genel Müdürü Hamid
KARZAİ olmuştur. Gördüğünüz gibi ekonomi temelli bir antlaşmanın neticesi
olarak bir coğrafya bugün hala sarılmaz yaralara neden olan kan coğrafyasına
dönmüştür.
Bir diğer ekonomi temelli diplomasi örneğine Afrika’da
karşılaşıyoruz. Rotschild ailesinin finanse ettiği Cecil Rhodes adlı kişinin
organizatörlüğünü yaptığı Round Table adlı dernek ile Afrika’da illegal
grupların militare hale getirildiğini ve Rwanda başta olmak üzere birçok Afrika
ülkesinde kanlı hesaplaşmaların olduğuna şahit olduk. Burada çıkan elmas ve
madenleri elde etmek için Round Table, militare ettiği gruplarla bu bölgeyi kan
gölüne çevirdi. Neticesi itibariyle ekonomi temelli faaliyetlerin günümüzün
dünyasında diplomatik atılımların bir ön sentezi olduğunu görüyoruz. Bugün
çağımızda mücadele etmenin en etkili yolu ekonomik atılımlardır. Bizler
verdiğimiz bu kirli ekonomik girişimlerin dışında, ekonomi ile mücadelenin
önemine dikkat çektiğimiz gibi İlk önce 
Allahın izni daha sonra şahsımın iradesiyle bir Türk’e yaraşır temizlik
ve asalette ekonomik ambargo kampanyası başlatma kararı aldım.Doğu Türkistan ile alakalı yıllarca basın açıklamaları ve
yürüyüşler gerçekleşti. Bunlar samimi girişimler ve tepkiler. Ama yukarıda
verdiğimiz kirli örneklerin neticelerinde gördüğümüz gibi eğer  günümüzde etkili bir argüman ortaya  çıkaracaksak bu ekonomi temelli olmak
zorundadır. Hard power’a sahip olduktan sonra masa da kararı kesip mührü vuran
biz olabiliriz.Adına “Sen de bırak sen de dur de” ekonomik ambargo
kampanyası dediğimiz bir proje ile bugün yerli üretime teşvik ederken Çin’in
Doğu Türkistan’da uyguladığı soykırıma tepki gösterme kararı aldım.Ekonomik ambargo kampanyasının başlatma ihtiyacımız bu
fikir alt yapısındandır.Ekonomik ambargo
kampanyasının içeriği hakkında bilgi verir misiniz ve güncel durum nedir ?

Ekonomik ambargo kampanyamız, Sanayi firmalarının üretim
sürecinde kullandığı Çin menşeili ürünleri bırakıp, yerli üretime teşvik
ederken Çin’i Doğu Türkistan’a uyguladığı soykırıma tepki göstermek için
başlatılmıştır. Kampanyamıza katılan firmalardan, üretim sürecinde kullandığı
en az 1 çin malını bırakarak yine bizim önceden fizibilite çalışması yaptığımız
alternatif ürünleri göstererek yerli malı geçmelerini talep ediyoruz. Burada
hem bir protesto hem de yerli üretim ve kullanıma teşvik söz konusudur. Bugün
itibariyle fatura ile ispat edilmiş 2 milyon 321 bin dolar tutarında çin malı
ürünün ithalatı durdurulurken yerli ürünlerin kullanımına geçilmiştir. Yine
imza ve kaşe ile resmi olarak 50 firma bu ekonomik ambargo kampanyasına dahil
olmuştur. Kampanyamız içerisinde mevcut verdiği siparişi, Doğu Türkistan’da
uygulanan zulmü gerekçe göstererek iptal eden firmalar da mevcuttur.
Sakarya’dan kampanyamıza katılan Krombey Makine firmamız hazırda verdiği ve
üretim aşamasındaki 488.000 dolar tutarındaki HLS METAL CO firmasına verdiği
siparişi Doğu Türkistan’ı gerekçe göstererek iptal etmiştir. Çin firması bu
sipariş iptali ile hayal kırıklığına uğradığını ifade etmiştir.Bu kampanya ile
ulaşmak istediğiniz yer neresidir ?

Bu kampanya ile varmak istediğimiz nokta Özgür Doğu
Türkistan’dır. Çin’in kendi tabiriyle Şincan, yani “yeni kazanılmış toprak”
işgal edilen bir Türk coğrafyasıdır. Başta bahsettiğimiz gibi hard power’ı elde
ettikten sonra Doğu Türkistan’ın zulümden kurtulması ve yeni yaşam standartının
belirlenmesi için protokol zemini oluşturmak için bu mücadeleyi yürütüyoruz.Buradan Çin'e,Doğu
Türkistanlılara ve Türk Halkına Vermek İstediğiniz Mesaj Var Mı ?

















































Biz Muhsin Yazıcıoğlu’nun evlatları ve onun namlusundaki
kurşunlarız. Bizi diğerleri ile karıştırmasınlar, biz Allahın izni ile bir şeyi
hedeflersek onu yaparız. Ne gündelik siyasi manevralar ne de herhangi bir
menfaat bizim ilgi alanımızda değildir. Buradan Çin’e ve Doğu Türkistanın kanı
elinde olan komunist parti yönetimine seslenmek istiyorum; “Xİ Jinping ve ÇKP’li
katilleri Tanrı dağında yargılayıp, Urumçi’de Asacağız” Ve Doğu Türkistanlı
kardeşlerimiz de emin olsun ki başaracağız. Hepiniz Muhsin Yazıcıoğlu’nun evlatlarının
himayesindesiniz. Birgün “Urumçi’de toplanıp,Kaşgar’da sofra kurup,Hotan
ordularımızı toplarken Doğu Türkistan’ın bayrağını göklerde yeniden
dalgalandıracağız”