"İktidarın af yasası adaletsizliğin salgın halidir"

Eğitim-iş Denizli Şube Başkanı Namık Kemal Aydoğan, yeni infaz yasası ile ilgili açıklamalarda bulundu.





















Başkan Aydoğan açıklamalarında şu ifadelere yer verdi:
“Tüm dünya ülkeleri gibi Korona virüs belasıyla boğuşan
ülkemiz, salgına karşı sağlık politikaları belirlemek ve sosyal yaşamı bu
olağanüstü duruma göre şekillendirmekten uzak bir yönetimin elindedir.Halkımız canıyla boğuşurken, devlet desteği olmadığı için
"evde kal" çağrısının "aç kal" demekten farkı olmayan
milyonlar, pandemi koşullarına rağmen işe gitmek zorunda kalırken, iktidar bir
yandan krizi fırsata çevirmektedir.Bu toz duman tablo içinde halkımız canını düşünmekten itiraz
edemez haldeyken hız kazandırılan rant ihaleleri, tabiat harikalarının imara
açılması, kayyım uygulamaları, haksız davalar açılması gibi hamlelere; bir de
"af tasarısı" eklenmiştir.AKP'nin, konuyu gündeme getiren küçük ortağı MHP'ye önce
ikna olmadığı, sonra son seçim öncesinde yeşil ışık yaktığı, İstanbul'u
kaybedince de bir daha anmadığı "af", Korona keşmekeşinde tekrar
tozlu raflardan çıkmıştır.Kamuoyundan gelecek tepkileri azaltmak için sonradan adına
af değil "infaz" dense de, bu hamle toplumda sosyolojik ve fiziki
olarak büyük yaralar açacaktır. Ülkeyi neredeyse 20 yıldır sanki başka bir parti
yönetiyormuşçasına, "Hapishanelerde insanların üst üste yattığı, yeterli
yer olmadığı ve bu koşulların pandemi için büyük risk oluşturduğu"
gerekçesiyle hazırlanan düzenleme, sırf muhalif oldukları için hapsedilen
aydınları, gazetecileri, siyasetçileri kapsamayıp;- Uyuşturucu suçluları- Tecavüzcüler- Çocuk istismarcıları- Mafyalar ve suç teşkilatları- Kadına ve çocuğa şiddet suçluları- Dolandırıcılar ve hırsızlar- Cana kıydıkları halde kasten adam öldürmekle hüküm
giymemiş olanlar için ya tahliye ya da büyük oranda ceza indirimi
öngörmektedir.Siyasileştirilen ve evrensel hukuk ilkelerinden
uzaklaştırılan yargı sisteminin her türlü muhalif çıkışı, hakikati yazma
inadına sahip kalemi "devlete karşı suç işlemek” ya da "örgüt üyesi
olmamakla beraber örgüt yararına faaliyet göstermek" gibi muğlak
kalıplarla suçladığı bu koşullarda, bu sistemin mağdur ettiği aydınların
içeride, tecavüzcülerin ve uyuşturucu satıcılarının dışarıda olması asla kabul
edilemez bir anlayıştır. Sadece Mart ayında 9 gazetecinin tutuklanmış olması,
tablonun vahametini göstermektedir.Korona bahanesiyle gündeme getirilen söz konusu taslak, toplum
vicdanıyla, evrensel hukuk ilkesiyle, devlette olması gereken eşitlik ilkesiyle
bağdaşmadığı gibi, pandemi konusunda da faydadan çok zarar verme riski
taşımaktadır.Salgın dönemlerinde suç oranlarının arttığı sosyolojik, bu
kadar yıl hapiste kalmış insanların özgürlüğe kavuşunca "evde kal"
uyarısını dikkate almayacağı da psikolojik gerçeklerdir. Dolayısıyla söz konusu
yasa, bu haliyle salgına karşı bir önlem değil, salgını fırsata dönüştürme
hamlesidir.Hapishaneler boşaltılacaksa, bunu getiren düzenleme
başta eli kalemden başka bir şey tutmamış aydınları kapsamalı, kadınlara ve
çocuklara karşı suç işleyenleri ise dışlamalıdır.Böyle bir af yasası, toplum vicdanını
yaralamaması açısından adil değildir. Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz,
Montaigne'nin dediği gibi: "Adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur".