''Gazetelerde o sabah bir fotoğraf siyah beyaz bir İstanbul hatırası''

Cumhuriyet Halk Partisi Denizli İl Başkanı Av. Mahir Akbaba, tutuklu milletvekili Enis Berberoğlu ve parti meclis üyesi Eren Erdem'in tutuklu geçirdikleri bayram nedeniyle bir yazı kaleme aldı.

Akbaba, “Günlerden bir gün sarı sıcak yazın ve bayramın sonuna doğru, gün güneşliydi, güneş yine masumlara gülümsüyordu, içlerini ısıtıyordu ki o gün bu iki isim Enis ve Eren bizim kalplerimizde ve fikirlerimizde çoktan azad olmuş, özgür ruhlardı. Bizler bunu dile getirecek, yazıya dökecek, söyleyecek cesarete sahip olanlardandık. Birileri dikilse de güneşin ve de özgürlüğün karşısına silemezlerdi görmüş geçirmiş ve yaşamış olan Enis’le Eren’in yüzündeki yaşam izlerini. Ve gazetelerde o sabah bir fotoğraf siyah beyaz bir İstanbul hatırası : Analar babalar çocuklar sarmaş dolaş. Gülerken ağlayan bir yüz, bir sevgili ya da bir eş, elinde bir tutam çiçek tutan küçük kız. Kimi mutlu gibi, kimi tedirgin, sen gibi yaşlı, ben gibi genç kimi… Kıyısında yürümedeyken hayatın, sevmedeyken yağmuru cezaevinde bayram görüşmesi… Belki de bu insanlara; en güzeli yazdır, bayramdır diyen ve düşünen insanlara ve belki de yazın sıcağında yalnızlıktan üşüyen insanlara; hiçbir kere hayat bayram olmayacaktı bir daha. Bu insanlar yıllardan beri olmayacak düşlerin peşinde miydiler ? Durmadan usanmadan doğruyu söylediler, rüzgara karşı söylenen boş laflar mıydı onlar ? Yollara düşmeleri gereksiz miydi ? Boşa harcanan hayatlar mıydı onlarınki ? Yoksa ? Hayır, olamaz !

Evet onları yargılayanlar var, sırf onlar için yazılan yasalar var, yasaklar ama bizim buralarda adaletsizliğe hayır, hukukun özgürlüğüne evet diyenler var ne güzel. Ve bizim buralarda birleşerek çoğalarak, isteyince özgürlük yolunda kaygılanan, adalet uğruna koşup yorulup boğulan, boğdurulan ama yaşadığı Anadolu topraklarında kendini yeniden bulan, ölümsüz olan güzel insanlar var…  O insanlardık biz, hep sorular sorduk çünkü inandıklarımız vardı, uğruna kırmızı beyaz yaşadıklarımız : Gökte bir ay, birde yıldız, yıldızımız. Ne olacak bütün bunlar, bütün bunlar ne olacak ? diye sorduk, tutulduk, tutukluyduk ama hepsinden ötesinde tutkuluyduk. Bunca yıldır sabahtan akşama dek anlattık, umut ettik çok, çok hayal kurduk, doğrularla uçtuk, gerçekleri bulduk, ömür boyu bir türkü tutturduk. Dağ başını duman almış... Şimdi dağın başında gözgöze durup bakınca göreceğiz, tepedeki çimenlikten seyreylerken şu alemi, küçülmüş ufacık olmuş insanların alemini, biz neyiz, nerelerdeyiz ? Acaba görebildiklerimiz yeterli olur mu kimbilir ?  Zira yaşamın karşısında hiç durmayan zaman geçiyor, devran dönüyorken, oyalanmak değildi bu bizimkisi, halihazırda yaşam bize hiç aldırmadan nasıl da devam ediyorken, nereden geldiğimizi bilip nereye gideceğimizi bilmezken, gece olacak, gündüz olacak, dönüp bakacağız ki bitmiş işte hayat. Zamanı gelince herkesin ve herşeyin birdenbire, sadece sonsuz gökyüzü ve sadece biz kalacağız kendimize, hepsi bu. Soruyorum sana, Sen hep böyle dışarıda mı olacaksın ? Biz hep böyle dışarıda kalacak mıyız ? Yoksa birden, aniden düşecek miyiz cezaevine ?

Ve sende şunu sor kendine, Bunun için mi, susmak, susturulmak için mi geldim dünyaya ? ve Neden olmasın güzel günlerimiz hepbirlikte, dışarıda, özgürce ? Adalet, özgürlük, demokrasi, kardeşlik ve insanlık adına kanat takıp uçmamızın gerekmediği bir dünya için solda güneş elbet yükselir tam da üzerimizde ve sonunda karanlık biter her yer aydınlanır da yine umut peşinde koşturur inanan insanları. Ve biz biliriz ki sadece bir umuttur yaşatan insanı ve her nefes alışımız bayramdır...

Enis, Eren bugün canınız çok sıkkın, herşey size zor geliyor olabilir, bugün duyduğunuz haberler size utanç veriyor olabilir, bugün din ve ırk uğruna cinayet işleniyor olabilir, günlerin getirdiği açlık ve gözyaşı olabilir. Sanki hepimiz hiç bilmediğimiz bir kaos içindeyiz kimbilir, günlerin getirdiği, insanlığın yitirdikleri, sanki hiç umut yok, çok yorgunsunuz. Ama insanız hep umut ediyoruz ve bir tek mücadele kaybedilir; o da terk edilen mücadeledir, bunu da en iyi siz biliyorsunuz. Ne olursa olsun umut etmeye, doğru bildiğinize inanmaya, yaşamaya mecbursunuz ve biz sizi yalnız bırakmıyoruz, biz tam 15 milyonuz, selam olsun’’


\gazetelerde o sabah bir fotoğraf siyah beyaz bir İstanbul hatırası\ mahirakbaba enisberberoğlu eneserdem