Doç. Dr. Günaydın: Tekstil üretiminde çeşitliliği, koruyucu ve medikal ürünler gibi yeni alanlara yöneltmeliyiz

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Buldan Meslek Yüksekokulu Moda Tasarımı Programı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gizem Karakan Günaydın, Koronavirüs (Covid-19) pandemisinin tekstil sektörüne olası etkilerini ve etkilerin giderilmesindeki olası çözüm yollarını değerlendirdi.

Dünya geneline yayılan Covid-19 pandemisinin bugün
geldiğimiz noktada ülkemiz ve dünya ekonomilerini her geçen gün biraz daha
olumsuz etkilemeye devam ettiğini hatırlatan Doç. Dr. Gizem Karakan Günaydın,
salgının önlenmesi için sıkı tedbirler alan Çin’de 2020 yılının ilk çeyreğinde
ekonomik daralmanın yıllık bazda %6,8 olduğunu ve bu çeyrek bazındaki olumsuz
büyüme verisinin 1992 yılından bu yana Çin ekonomisi için bir ilk olduğunu
hatırlattı. Doç. Dr. Günaydın, Uluslararası Para Fonu (IMF)’nin Nisan ayında
yayımladığı “Küresel Ekonomik Görünüm” raporuna göre; salgınla mücadele
kapsamında alınan karantina ve sosyal mesafe önlemlerinin, ülke ekonomilerini
durma noktasına getirmesi ile birlikte, dünya ekonomilerinde, 1929 yılında
yaşanan “Büyük Buhran”dan bu yana, en derin ekonomik durgunluğun beklendiğini
dile getirdi. Sektörler bazında ele alındığında ise en hızlı düşüşlerin
tekstil, hazır giyim ve motorlu taşıtlar sektörlerinde görülürken, salgından en
az gıda, eczacılık ve kâğıt ürünlerinin etkilendiğini sözlerine ekledi.
Türk hazır giyim sektörünün en önemli ihracat pazarı olan
Avrupa’da özellikle İtalya, İspanya ve İngiltere’nin salgından en fazla
etkilenen ülkeler arasında yer almasıyla Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelere
yapılan tekstil ihracatının %52,4 gerileyerek 206 milyon dolar seviyesine
indiğine değinen Doç. Dr. Gizem Karakan Günaydın, en büyük ikinci pazar
konumundaki Eski Doğu Bloğu ülkelerine yapılan ihracatın da Nisan ayında %60,1 gerileyerek
34 milyon dolar seviyelerine indiğini belirtti. PANDEMİ SONRASI TEKSTİL SEKTÖRÜNDE DE “ENDÜSTRİ 4.0” ÖNE
ÇIKACAKDoç. Dr. Gizem Karakan Günaydın, sözlerine şöyle devam etti.
“Görünen o ki, önümüzdeki günlerde gerek ürün, gerek satış ve pazarlama gerekse
üretim ve yönetim sistemlerinde değişiklik olacağı ön görülüyor. Bu süreçte
kendini adapte edebilenler sektörde varlığına devam edebilirken sürece adapte
olamayan firmaların sektörden çekilmek zorunda kalacağını söyleyebiliriz.
Modern tekstil şirketlerinin övündüğü en önemli eğilim “tam zamanında” ürün
politikası idi yani ihtiyaçları karşılamak için mümkün olan en düşük stoğu
muhafaza etmekti. Ancak karantina süreci tedarik zincirindeki olası sorunlar bu
sistemi değiştirebilmektedir. Artık işletmeler belirsiz tablolara karşı
envanterlerini yeniden ayarlayacak ve daha fazla stok tutma eğiliminde
olmalarını beklemekteyiz. Bu pandemi süresince yaşanan bir diğer sıkıntının
uluslararası nakliye ve seyahat kısıtlamalarının ürünlerin alıcıya gitmesini engellemiştir.
Bu durumda koronavirüs sonrasında ürünlerin satılacağı ülke içinde üretilmesine
dikkat etmesi bekleniyor.  Dolayısıyla
yerel tekstil ürünlerinin de artacağı öngörülmektedir. Pandemi sonrasında
Sosyal mesafe tedbirleri kapsamında, ülkemizde de ön hazırlıkları yapılan
endüstri 4.0 sistemlerinin artık kaçınılmaz olacağı, firmaların otomasyona
yöneleceği, minimum insan sayısı ile çalışmaya devam edeceği ön görülmektedir.
Endüstri 4.0 diğer adıyla dijital dönüşüm, salgından sonra tekstil sektörü genelinde
atılması gereken ilk adımlardan bir tanesidir. Bu konuda gerek ülkemizde
gerekse ilimizde mevcut tekstil işletmelerinin Endüstri 4.0 farkındalık
seviyesini arttırmak ve ortak bir anlayış yaratabilmek önemlidir. Bu konuda,
devlet desteği almak özellikle küçük ve orta boy işletmelerin bu dönüşüme ayak
uydurabilmeleri için büyük önem taşımaktadır.”“TEKSTİL VE KONFEKSİYON ÜRÜNLERİ SAĞLIK ALANININ
VAZGEÇİLMEZİ HALİNE GELMİŞTİR”Tekstil sektörü için bundan sonraki süreçte çıkış ve çözüm
yolu olarak pek çok alternatifin bulunduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Günaydın,
dünya genelinde pek çok tekstil şirketinin üretimlerini, koruyucu giysi ve
maske gibi teknik tekstil ürünlerine yönlendirebileceğine vurgu yaptı. Tekstil
ve konfeksiyon ürünleri sağlık alanının vazgeçilmezi haline geldiğini belirtti. Tüketicilerin tercihlerinde, renk ve tasarımından daha çok,
ürünün koruyucu özelliğinin olması önem kazanacak. Salgın ile birlikte diğer tüketim alışkanlıklarında olduğu
gibi tekstil alanında da tüketim alışkanlıklarının değiştiğine dikkat çeken
Doç. Dr. Günaydın, bugün ve gelecekte e-ticaret alanında kendini kanıtlamış
firmaların diğer firmalara nazaran bir adım öne çıkacağını belirtti.
Tüketicilerin tercihlerinde artık renk, tasarım gibi parametrelerden önce
ürünün koruyucu özeliğinin öne çıkacağının altını çizen Doç. Dr. Günaydın,
özellikle de çocuk giysilerinde anti bakteriyel ve anti virüs özelliği taşıyan
fonksiyonel yapıların önümüzdeki yıllarda çokça tercih edileceğini söyledi.
“Denizli’deki tekstil firmalarının özellikle “tekstilde sürdürülebilirlik”
konusuna pandemiden sonra daha çok önem vermesi gerektiğini düşünüyorum. Bu
kapsamda firmaların organik, geri dönüştürülebilir lifler, iplik temini gibi
konularda destek alabilecekleri pek çok araştırma enstitüsü ülkemizde
bulunmaktadır. Yakın çevremize baktığımızda Denizli Buldan ilçemizde özellikle
konforlu ve doğal giyimi sağlayan dokuma kumaşlar üretilmekte, bu kumaşların
boyamaları da doğal yöntemlerle yapılabilmektedir. Anti bakteriyel, doğal çocuk
giyimlerine olan talebin artacağı düşünüldüğünde bu hususta önemli avantajlar
sağlanabileceği düşüncesindeyim. “Hızlı Moda” kavramının hayatımıza girmesiyle
beraber aşırı bir tüketim söz konusu oldu. Salgın döneminde “Hızlı Moda”nın
dünyaya, doğaya aslında tüketicilere ne kadar zararlı olduğu da sorgulanmaya
başlandı.  Bu kadar hızlı üretim sonunda
kirlenen doğa, çevre, küresel ısınma bizlere çok ciddi sinyaller vermeye başladı.
Bu sinyallerin doğru algılanıp doğru yorumlanması çok önemli.  Şu anda yaşadığımız virüs tehlikesi ile
birlikte bizim de içimizde bir dönüşüm başladı. Dünya bu kadar hızlı yok
olurken doğaya olan borcumuz ile ilgili hepimizin daha hassas olacağı düşünülmektedir.
Bundan sonraki süreçte tekstil tüketicisinin algısı daha çok ihtiyaca yönelik
davranışlar olarak ortaya çıkacaktır. Bu anlamda tekstil ürün tasarımlarında
fonksiyonellik özelliğinin de ön plana çıkacağını söyleyebiliriz.”“ÜRETİMDE ÇEŞİTLİLİK, KORUYUCU VE MEDİKAL TEKSTİL ÜRÜNLERİ
GİBİ YENİ ALANLARA YÖNELTİLMELİ”





















Sözlerinin sonunda, pandemi sonrası dönemde, ülkemizdeki
tekstil firmalarının, üretim çeşitliliğinde koruyucu ve medikal tekstil
ürünleri gibi yeni alanlara yönelmesinin son derece önemli olduğunu ifade eden
Doç. Dr. Gizem Karakan Günaydın, sektördeki her kesimin birbirini desteklemesi
gerektiğine değindi. Türk tekstilinin krizi fırsata çevirebileceğini ve
2020’nin son çeyreğine daha güçlü girebileceğini hatırlattı.