Destici'nin evet için 5 kriteri

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Denizli'de partililerle bir araya geldi. Burada gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Desteici, 'Yeni bir sistem tartışılırken bizim için şu beş kriter azami derecede önem taşımaktadır' diyerek kriterleri sıraladı.

16 Nisan da yapılacak olan Anayasa Değişikliği referandumu ile ilgili konuşan Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, "Aziz Milletimiz vesayet sisteminin her türlü müdahalesine, yapılan ilk seçimde oylarıyla gerekli cevabı vermiştir. En son 15 Temmuz’ da canıyla bedeniyle kendini ortaya koymuştur. Halkımız; 1950 seçimleri sonrası Menderes’i, 1960 sonrası Demirel’i, 1980 sonrası Özal’ı, 2002 sonrası Erdoğan’ı iktidara getirmiş ve fakat milletten yetki alan siyasiler, vesayetçi sistemi demokrasimiz üzerinden kaldırmayı başaramamışlardır." dedi.

 

TARTIŞMA 94 YILDIR SÜRMEKTEDİR

"İlk defa sivil siyaset Anayasa ile ilgili inisiyatif almış ve “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” ile değişiklik teklifini Milletimizin önüne getirmiştir." diyen Destici, "Ülkemizde sistem tartışmaları 94 yıldır sürmektedir. Her dönem yönetim sisteminden şikâyet edilmiş ve sistem tartışmaları yapılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün kafasında nasıl bir Cumhuriyet vardı? Halk Fırkası Cumhuriyetçiler ve La Cumhuriyetçiler diye ikiye ayrılmıştı. La Cumhuriyetçilerin bir kısmı mevcut sistemi savunan Hâkimiyet-i Milliyeciler, bir kısmı ise İttihatçılardı.  Cumhuriyetçiler ise üçe ayrılıyordu: Fransız modelini savunan cumhuriyetçiler, Amerikan modelini savunan Cumhuriyetçiler ve Türkiye tarzını savunan Cumhuriyetçiler. Mustafa Kemal Paşa ve çevresi Türk tipi Cumhuriyeti savunan üçüncü gruptandı 29 Ekim 1923’de meclis hükümeti sisteminden Cumhuriyet sistemine geçildi. Meclis iktidarını artık Cumhurbaşkanı ve CHP Genel başkanı olan Mustafa Kemal Paşa’ya devretti. Artık başbakanı ve hükümeti o atıyor, yürütme Çankaya Köşkü’ndeki toplantılarla ilerliyordu. 1973 yılından itibaren başkanlık sistemi tartışmalarına MHP lideri merhum Alparslan Türkeş de “Tek Meclis-Tek Başkan” formülüyle katıldı. Millî bünyemize ve şartlarımıza uymayan, temeli Avrupa’nın liberal ve sosyal demokrasisine dayanan bugünkü anayasayı başından sonuna kadar değiştirecek, millî demokrasiyi bütün müessesleriyle kuracağız. Milliyetçi Hareket, tek başkan, tek meclis sistemini savunur. Çağımız kuvvetli, adil ve hızlı icra çağıdır. Türk milleti, dünya imparatorlukları kurduğu devirlerde, kuvvetli, adil ve hızlı icra sistemini uygulamıştır.  Rahmetli kurucu liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu sistem değişikliğine ilişkin, şunları ifade etmişti; “Parlamenter sisteme göre Cumhurbaşkanının yetkileri çok fazla. Başkanlık sistemine göre ise yetkileri çok az. Bunu da yerli yerine oturtmak gerekiyor. Tercih yapılmalı. Başkanlık sistemi mi? Parlamenter sistem mi? Biz başkanlık sistemini savunuyoruz."



İŞTE 5 KRİTER

Destici açıklamasını şöyle sürdürdü: "Partimiz, temel felsefesi itibari ile demokrasiyi özümsemiş, milliyetçi, maneviyatçı bir siyasi harekettir. 16 Nisan’da milletimizin yüksek tercihine sunulacak olan Hükümet Sistemi Değişikliği teklifini de bu çerçevede değerlendirmekteyiz. Cumhuriyet ve öncesi siyasi hayatımızın çok pahalı yaşanmış acı tecrübelerini de dikkate alarak Türkiye’mizin darbe anayasası ile oluşturulmuş mevcut sistemden kurtarılarak tam demokratik yeni bir sistem değişikliğine ihtiyaç duyduğu da muhakkaktır." Destici, açıklamasını şöyle tamamladı :Yeni bir sistem tartışılırken bizim için şu beş kriter azami derecede önem taşımaktadır. 1-          Devletimizin üniter yapısının muhafazası, 2-Türk kimliği ve Türkçemiz, 3-Kuvvetler ayrılığı prensibi, 4-Temel haklar ve inanç hürriyeti,  5-Darbe hukukunun ve vesayetin ortadan kaldırılmasıdır. Halk oylamasına sunulan sistemde, bu kriterlerimize önemli ölçüde uyum tespit ettik. Lâkin şu kaydı da düşmek mükellefiyetimiz açısından çok önemlidir. Türkiye Büyük Millet Meclisimizin güçlendirilmesi ve özellikle kuvvetler ayrılığının temel prensiplerinin yerine getirilmesi bakımından darbe yasalarının ürünü olan siyasi partiler yasası ve seçim kanununun acilen demokratikleşmesi gerekmektedir. Türkiye 2019 seçimlerine kadar iki yıllık sürecin bir saniyesini bile boş geçirmemeli, demokrasiyi güçlendirmek, hukukun üstünlüğünü tesis ettirmek, kuvvetler ayrılığını tam olarak sağlamak için her türlü yasal düzenlemeleri hayata geçirmelidir. Referandum sonucu ne olursa olsun, Türkiye her sahada büyük bir yenilenme ve reform çağını başlatmak zorundadır” dedi.