Denizli'nin kalbi burada atıyor

Şehrin göbeğinde betonlaşmadan en çok nasibini alan iş ve sosyal yaşamın merkezi olan Altıntop Mahallesi'nde muhtarlık yapan Tülay Sücüllü, mahallesini ve projeleri anlattı.

Çocukluk yıllarında öğretmenin verdiği dönem ödevini
yaparken öğretmeninin kullandığı “inşallah bir gün sen muhtar olursun kızım”
ifadesine yıllar sonra karşılık buldu. www.denizlidesiyaset.com muhabirlerinden
Furkan Baloğlu’na konuşan ve mahalleye yapılan hizmetler hakkında açıklamalarda
bulunan Altıntop Mahalle Muhtarı Tülay Sücüllü, “Muhtarlar yüreği, kalbi temiz
insanlar. Çünkü mahallesi onları severek çıkartır. Onlar da özünde sevgiyi
taşırlar” dedi. İşte Muhtar Sücüllü’nün ağzından Altıntop Mahallesi…
KENDİNİZİ TANITIR MISINIZ?Denizli ili Merkezefendi ilçesi’ne bağlı Altıntop Mahallesi’nde
muhtarlık yapmaktayım.  Denizli
doğumluyum. Denizli Lisesi’nde okudum. Bir oğlum var.  Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı
Destekleme Derneği üyesiyim. Sosyal faaliyetlerde de bulunuyorum. MUHTARLIĞIN TANIMINI YAPAR MISINIZ?Muhtarlar, halk ile bizzat iletişim kuran kişilerdir.
Muhtarlık düşüncesi bende son yıllarda yeni oluşmuş bir olgu değil. Gençlik
yıllarımdan itibaren bunu ruhumda, kişiliğimde yaşattım. Ben bu mahallede
büyüdüm. İp atladım, top oynadım. Belli bir yaşa geldik, olgunlaştık ve
“Mahallemizin evladıyız, yaşlılarımıza yardım edelim, gençlerimize dayanak
olalım, sorunlarına çare bulalım” dedim. Kentsel sorunlarda yerel yönetimlerin
özverili çalıştığında bir şeyleri düzelebileceğini bilen bir insanım ve tüm
muhtarları da böyle görüyorum.  Muhtarlar
yüreği, kalbi temiz insanlar. Çünkü mahallesi onları severek çıkartır. Onlar da
özünde sevgiyi taşırlar.MUHTAR OLMAYA NE ZAMAN KARAR VERDİNİZ?Çocukken karar verdim. İlkokulda sınıf kollarımız vardı.
Öğretmenim beni daha fazla kütüphane ve temizlik kollarına seçerdi. O zamanlar
temizliğe ve kitaplara karşı zaafım vardı. Yarım bırakılmış kitaplarım vardır.
Benim arkadaşım gibiydiler. Böyle kendime göre içsel methodlar bulmuş biriyim.
Örgütlenmeyi ben orada öğrendim. Öğretmenimiz bize dördüncü sınıfta bir ödev
verdi. “Aranızda küme kurun” diyerek bizi kümelere ayırdı. Karşı tarafımızda
okula yakın bir bölgede gazi amcamız vardı. Onunla konuştuk. Daha sonra muhtar
beyin yanına gittik. Onunla da konuşmalarımız oldu. Okula döndükten sonra
‘öğretmenim hep erkekler muhtar olmuş’ dedim. Böyle bir serzenişte bulundum.
Öğretmenim ise “inşallah bir gün sen muhtar olursun kızım” dedi. Bu benim
kafamda yer etti. Yıllar sonra kendi kendime düşünürken “acaba 2000’li yıllarda
nerede olacağım” diye düşündüm. Aradan zaman geçti, emekli olduk. Daha sonra
artık “tamam, zamanı geldi” dedik. Mahallemize de sorduk, danıştık. Gerek
büyüklerimizden ve gerekse de gençlerimizden destek aldık. Bu bölgede tanınan
bir aileyiz. 25 yıl boyunca uzakta kaldım ama yine sık sık gelip gittim,
kendimi unutturmadım. “BU ŞEHRİ İNSANA BENZETİYORUM”Muhtarlık işi de bir örgütlenmedir. Mahallenizi de
örgütlemeyi bileceksiniz. Bu çok önemlidir. Devlet kurumları, sendikalar ve
sosyal yaşam her alanda çok önemlidir. Örgütsüz toplumun eli kolu kesilmiştir.
Bir şehri anatomik olarak insan vücuduna benzetelim. Birinin eksiği, hayata
olan bağımızı kopartabilir.  MAHALLELİNİN SİZDEN BEKLENTİSİ NEDİR?Ben öncelikle mahallemizde kadın dayanışmasını
gerçekleştirdim. Günün şartlarından dolayı ekonomik koşullarını
gerçekleştirememiş, çalışamamış kadınlarımızın yanında emekli kadınlarımız da
var. Diğer tarafta emekli babalarımız, gençlerimiz, ağabeylerimiz var.
Gençlerden söz edelim. Dershanelerin, okulların yoğun olduğu bir bölgedeyiz. Mahallemizde
bir okul yok ama bütün okullar yürüme mesafesindedir. Mahallemiz aynı zamanda
bir iş merkezi konumundadır. Birçok iş alanı buradadır. Tabii ki onların da
bizlere sosyokültürel olarak faydaları var. Birçok mimar mühendis arkadaşa
gittiğimde Altıntop’un betonlaşmışlığından, yeşil alanın az olmasından doğan
sıkıntıları duyuyorum. Artık bu sorunu da aşmaya başladığımıza inanıyorum.
Meserret Sokağı gibi çok güzel tarihi değeri olan sokaklarımız var. “Meserret”
kelime anlamı olarak da huzur, erinç demektir. Zamanında büyüklerimizin orada
oturup siyasi görüşlerini, spor faaliyetlerini, günlük konuşmalarını,
eleştirilerini, toplantılarını yapabildikleri bir sokaktı orası. İnsanların
sosyalleştiği bir alandı. Aynı şekilde sanat merkezi olan Eflatun Sokak da
var.  Geçmişten bu yana çok güzel
etkinliklere ev sahipliği yaptı. Birden fazla yangın geçirdi. En son yenisi
yapıldı. Çok güzel bir bina yaptılar oraya.
YEREL YÖNETİMLERLE NASIL ÇALIŞIYORSUNUZ?Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan ile beraber çok
güzel bir projeye imza atacağız. Çok net görüşleri olan, aydın bir insan.
Meserret sokağını sanat sokağına çevirme projemiz var. Eylül döneminde
projemizi hayata geçirmeyi düşünüyoruz. Daha önce olacaktı lakin pandemi
sürecinden dolayı ertelemek durumunda kaldık. Öte yandan Denizli riskli bir
şehirdir. Gölcük depremini yaşadım. Depremin etkisi virüsten daha fazladır.
Gölcük’te Türkan Saylan ve Nasuh Mahruki’den çok şey öğrendim. Mahalle arama
kurtarma timi (MAKUT) adı altında bir projem var. Örnek verecek olursam 20
kişilik eğitim almış bir grup, deprem anında gerekli teçhizatın sağlandığı,
müdahale edebilecek gönüllü bir grup. Projemi AKUT’a bildirdim. Henüz bir cevap
gelmedi ama bu projeyi hayata geçirmek için çaba sarf edeceğim.KARARLAR NASIL ALINIYOR?Ben yaptım oldu olayını sevmiyorum. Herhangi bir karar
olmadan önce azalarla telefon ya da yüz yüze görüşme, toplantı düzenleyerek
uygun vaktimizde buluşup kararlarımızı alırız. Hepimiz geçmişten bu yana
birbirimizi tanıyan insanlarız.MAHALLE NÜFUSU ARTIŞTA MI?Mahallemizde nüfus anlamında çok büyük bir artış yok.
Göçmenler var. Bu konuda çok fazlasıyla şikayetim oldu. İlk yabancı uyruklu
göçmen kafilesi geldiğinde valilik toplantısına gitmiştim. Söz istedim ve neden
bu insanlar mahallelere dağıtıldı? Neden kriz merkezi oluşturulmadı? Yer mi
yoktu? Ben bu konuda emniyetle beraber çalışıyorum. Hiçbir şey tozpembe değil.
Uyuşturucunun bu kafileler sayesinde son derece arttığını da biliyorum.
Emniyette raporları var. Bunları mahallemizin huzuru ve sükuneti için
yapıyoruz. Maalesef ekonomik sebeplerden dolayı uyuşturucu kullanımının
arttığını da görüyoruz. Beni en çok üzen konulardan biri de bu.
PANDEMİ DÖNEMİNDE NELER YAPTINIZ?Pandemi dönemini bir savaş gibi gördüm. Doğal olarak cephe
gerisinde değil cephe önünde olmayı tercih ettim. Sayın Kaymakam ve Sayın Vali
kararlarını açıkladığında ben derhal göreve atladım ve ilk toplantıyı ofiste
yaptık. Burada ekibimiz zaten oluşmuştu. Maskelerimizi taktık, binamızın
hijyenini Merkezefendi Belediyesi bize sağladı. Bu süreçte resmi kararlarımızı
da burada aldık. Vefa destek  grubumuzun
içinde öğretmenler, bekçiler, Tarım İl Müdürlüğü görevlileri, imamlar yani bir
çok devlet memurumuz vardı. Vefa grubumuza bütün okullar dahil edildi. Biz
koordinasyonu, onlar da faaliyeti gerçekleştirdi. Mahallemizin büyüklerine
ihtiyaçlarını teslim ettik. Maddi manevi anlamda tüm ihtiyaçlarını giderdik.
Sosyal mesafemizi koruyarak elimizden geleni yaptık. Çünkü onların sağlığı
benim için çok önemli. İlk günlerde oldukça yoğun bir şekilde maske sıkıntısı
yaşadık lakin daha sonradan Merkezefendi ve Büyükşehir Belediyesi ile
karşıladık. Şu anda böyle bir sorunumuz yok.VATANDAŞLAR SİZİNLE NASIL İLETİŞİM KURUYOR?Kapı girişine kendi cep telefonumu yazdım. Bu konuda bir
sıkıntımız yok. İletişim kurmak isteyen tüm vatandaşlarımız bana ulaşabiliyor.SEÇİM DÖNEMİNDE ZORLUK YAŞADINIZ MI?





















































Mahallemiz için muhtarlık binası problemi vardı. Şu an
mevcutta kullandığımız binamız yoktu. İki katlı bir yerde duruyordum.  Yaşlıları, engellileri misafir edemiyordum.
Gerekli işlemleri olduğunda bizzat evraklarını alarak kendim yanlarına gidip
işlerini hallettim. Benden önceki muhtarlarımızın biri eczacı, biri kasapmış.
Kendi yerlerinde hizmet vermişler. Ben onlara “Niye bir bina istemediniz, neden
talepte bulunmadınız” dedim. “Cebimizde mühürle işimizi her yerde
yapabiliyorduk lakin sizin bilgisayarlarınız var bir bina ihtiyacınız doğuyor”
dediler. Altı yıl boyunca bunun için uğraştım. Herkes bana o süreçte sahip
çıktı. Kazım Arslan vekilimiz de vardı. Nurlar içinde yatsın. Benim ağabeyimdi.
Ben Cumhuriyet Halk Partisi’ne gönül vermiş Atatürkçü bir muhtarım. Örgütün
içinde olan bir insanım ve bu anlamda da inanarak yaptığım bir örgütlenme. Daha
sonra girişimlerimizi yapmamız gereken şekilde resmi yollarla önceki
Merkezefendi yönetimiyle paylaştık. Belediye bize yer sıkıntısı var diyerek
problemimizi çözümsüz bıraktı. Yeni yönetime de talepte bulunduk. Şeniz
Başkan’a çok teşekkür ediyorum. İlk yaptığı işlerden bir tanesi muhtarlık binası
oldu. Merkezefendi Belediyesi sınırları içinde görev yapan ve bina sıkıntısı
yaşayan tüm muhtarlarımıza yer temin etti. Bu olayı da çok abartıp siyasi
malzeme haline getirmeden çözüme kavuşturduk. Artık böyle bir problemimiz yok.
Tüm vatandaşlarımız buyursun gelsin çayımızı kahvemizi için. Ancak muhtarlık
dönemimde en büyük zorluk yaşadığım dönem 15 Temmuz dönemidir. Yaşananlar bizi
çok üzdü. Bizim için çok büyük bir yaraydı. Olmamalıydı.