CHP'li vekilleri eleştirdiler

Türkiye Gençlik Birliği Denizli Kadın Komisyonu, CHP'li vekilleri düzenlediği basın açıklaması ile eleştirdi.

Türkiye Gençlik Birliği Denizli Kadın Komisyonu, Denizli
Gazeteciler Cemiyeti İlyas Haytan Toplantı Salonu’nda basın açıklaması
düzenledi. Meclis'te CHP'li kadın vekillerden Süleyman Soylu'ya karşı Las
Tesis protestosu yaptığı sırada devlete karşı, “Tecavüzcü sensin, Öldüren
sensin, Hakimler, Devlet ve başkan, Direnen kadınlar” sloganlarına tepki
gösteren metni Türkiye Gençlik Birliği Denizli Kadın Komisyonu İl
yöneticisi Büşra Ezgi okudu.

Metinde şu ifadelere yer verildi: “14 Aralık Cuma günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gördük
ki kadın sorunlarına dair çözüm üretmek yerine, Türk Milletine ve Türk Kadınına
çözümsüzlüğü dayatan, halkı bölmeye hizmet eden eylemler içerisine vekillerimiz
de dahil olmuştur. 2020 Bütçe Görüşmeleri kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti
Devletini hedef alan o çirkin dakikalara TBMM’de şahit olduk.“Tecavüzcü sensinÖldüren sensinHakimlerDevlet ve başkanDirenen kadınlar”Yukarıdaki sözler CHP vekilleri tarafından Türkiye
Cumhuriyeti’nin meclis sıralarında söylendi. Onlar bu sözleri söylerken büyük
bir utanç yaşadık. Kadınıyla erkeğiyle hep birlikte kurmuş olduğumuz
Cumhuriyet’e, meclis sıralarında “tecavüzcü ve katil” sözleri söylenmiştir. Bu
büyük bir utançtır.TÜRKİYE KADINIBugün Türkiye kadınının gerçek sorunu CHP’li vekillerin ve
kadın örgütlerinin yaptığı bu protesto gösterileriyle çözüme ulaştırılabiliyor
mu? Bu talepler kadın sorunu ile örtüşebiliyor mu?Her rastladığımız kadına soralım, sizin birinci sorununuz
nedir diye. Size Mor Çatı’nın kadına dayattığı gündemden farklı şeyler
söyleyecektir.Türkiye kadınının gerçek sorununu fabrikada tezgah başındaki
kadından, gecekonduda çamaşır yıkayan kadından, laboratuvarda çalışan kadından,
çapa yapan zeytin çırpan kadından, üniversitelerin öğretim kadrolarındaki bilim
kadınlarından, biz öğrencilerinden öğrenmemiz gereklidir. O zaman Türkiye
kadınının sorunuyla buluşacağız. Bu süreç, bize Batıdan gelen ideolojik
etkilere karşı mücadele sorununu getirmektedir.Diyarbakır analarının mücadelesi önümüze Türkiye gerçeğini
koydu. Birdenbire Türkiye kadınının öncelikle sorunlarıyla karşı karşıya
geldik. Kimi kadınlarımızın evlatları dağa götürülüyor. Öte yandan kimi
kadınlarımızın evlatları bu vatan savaşında can veriyor. İki kadının buluştuğu
yer oldu Diyarbakır HDP örgütünün merdivenleri.Ama feminizm çatısı altındaki sözde kadın örgütleri bu
sorunlarla ilgilenmiyor, dahası Diyarbakır analarıyla HDP ile iş birliği
halinde. Meclis sıralarında devlete tecavüzcü yakıştırması yapılmaktadır. Türkiye kadın cinayetlerinde hukuki yaptırımları açısından
belirli bir noktaya gelmiştir. Bu yıl devletin yeni başlattığı uygulamalarla,
sorunun sadece ceza süreçleriyle değil şiddetin aile içinde önlenmesi
rehabilitasyon süreçlerinin uygulanması gibi eyleme önceden müdahale araçlarının
oluşturulmaya başlandığını bilmekteyiz. Dünya Sağlık Örgütünün raporlarına göre öldürülen
kadınlarımızın faillerinin yüzde 7'sinin okuma yazması yok, %40 altısı ilkokul
mezunu, yüzde 18'i ilköğretim mezunu; faillerin yüzde otuzu nitelik gerektirmeyen
işte çalışıyor, yüzde 26'sı işsiz. Kadınlarımız için içimiz yanarken bu
verilerin gösterdiği başka gerçekleri görmezden gelemeyeceğiz. Sorunum
Temel'den çözümü için uğraşacağız ve sorumluluk üstleneceğiz.Meclisimizde ellerimiz sıralara; kadınlarımızın hakça ve
özgürce yaşamasının ön koşulu olan devletimize karşı değil emperyalizmin
insanlığa yönelik saldırılarına, üretimi yok eden ve toplumu çürüten
neoliberalizme karşı vurulmalıdır. Vekillerimiz, kadını ve erkeği ile
kurtarmanın çözümlerini tartışmalıdır. Kadınıyla erkeğiyle üretim faaliyetine
giren, üreten bir millette kadın cinayetleri gözlenebilir mi? Vekillerimizin
birincil görevi, kadını emperyalizm baskısı altından ve “Mor Çatıdan”
kurtarmaktır. Türk kadınının gözünü siyah bant çekerek kapatamazsınız.
Türk kadınına aciz, mağdur, ezilmiş gösteremezsiniz! Türk kadını
geleceğini üreten, gelişen, paylaşan, Başı Dik Türkiye’sinden umutlu;
kadınlarımızın ve bütün toplumun özgürleşmesi için görevleri hazırdır. Türk
kadının özgürleşmesi, Türkiye'nin özgürleşmesi ile aynı doğrultuda
ilerlemektedir. Özgürleşen Türkiye, Özgürleşen kadın birbirinden ayrılmaz
bağlardır.















































Üreten Başı Dik Türkiye'yi kurma irademiz devam etmektedir.
Mor Çatı Altında kadın özgürleşmez sadece gözü kapatılır. Mücadele cephede,
mevzide insanlıkta verilir. Kadın çözümün yegane adresi olan devlete, polise,
yargıya düşman değildir; Türk kadını devlettir, polistir ve yargıdır”.