İkinci dünya savaşı ve hemen sonrası soğuk savaşın dünyaya en büyük kazığıdır Siyonizim...
Kudüs’te tarih boyunca farklı din ve inanışları bir arada yaşamış, birçok medeniyetin iç içe yaşadığı barış yurdu; yani Daru's Selam olmuştur. İnsanlar bu beldede binlerce yıl birlikte yaşama ahlakını korumuşlardır.
BM tarafından Kudüs, 1947 yılında uluslararası bölge ilan edilmiştir. Hemen akabinde 1948’de Siyonist yapılanmanın, İngilizlerden şehrin anahtarlarını teslim alarak devletleşme yoluna gitmesi ve 1967'de Doğu Kudüs'ü de işgal ederek şehrin tamamını gasp etmelerine kadar Kudüs, Darus Selam olarak kalmıştır.
Sonraki yıllar günümüze kadar, Bölgedeki bütün politikalar küresel güçler tarafından Siyonist işgalcinin güvenliği çerçevesinde şekillendirilmiştir. Siyonist işgalciler; sadece Filistin topraklarında değil, bütün bölgede barışı tehdit etmekte, huzuru bozmaktadır. Bölgenin tamamında istikrarsızlık, güvenliğin ana temel politikasıdır.
Gazze on yıldır abluka altında yaşamaya itilmiş açık bir cezaevidir. Batı Şeria'da her gece evlere baskın düzenlenmektedir. Şatilla’da, Ramallah’ta... Baskı, yeni yerleşim yerleri açma ile beraber ithal yahudi yerleşimciler getirilerek demografi alt üst edilmeye de devam edilmektedir. Siyonist rejim, Kudüs’te Yahudiler hariç kimseye evinde tadilat ve yeni ev imkanı vermediği gibi, Mescid-i Aksa'nın altında, kesintisiz bir şekilde kazılara devam etmektedir. Ve maalesef herkesin şehri olan Kudüs'ü Yahudi dininin şehri haline getirmek istemektedir.
Avrupa’yı Nazizmin alevi yakıp kavururken, katliamlardan nasibini alan Yahudilerin bazı bahaneler ile Filistin topraklarına yerleştirilmesine ses çıkartmayan İslam ümmeti, bugün sahte çığlıklarla sadece vicdanlarının kulaklarını sağır edebilirler.
Osmanlının bölünmesine öncülük eden Suud ailesi, İsrail yapılanmasını da ilk baştan itibaren desteklemiştir. 1944’ten sonraki soğuk savaş döneminde Filistin halkını komünizme yakın durduğu gerekçesi ile yalnızlaştıran ve Siyonizmin kucağına iten Arap İslam dünyası, bugün bile gerekli tavır ve tepkiyi vermemiştir.
Filistin topraklarının yüzde 95’i işgal altında iken, 5 milyondan fazla insan çeşitli ülkelerde, on yıllardır vatansız sığınmacılar iken, milyonlarca Filistinli kendi topraklarında esaret altında iken, işgale karşı bilinç ve tepki nerede ise yokken, Kudüs başkent ilan edilmiş çok mu!
Kudüs semavi her din için özel bir mekandır. Siyonist olmayan Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar ortak dert edinmelidir. İnsanlığa düşen vazife Siyonist işgale dur demektir. Tek devletle, iki millet birlikte o toprakları özgürleştirmeli ve demokrasiyi sağlamalıdırlar.