-Benim gözlemlediğim kadarı ile gerilim ve nefret üzerinden hareket eden seçmen sayısında bir azalma var!
-Liderlerin de bunu görmesi gerekiyor!
-Partizan tavırlarla, özellikle 31 Mart’ta sandığa gidecek seçmen sayısından ziyade, bu durumdan nefret eden bir çoğunluğun tercihi, seçimleri şekillendirecek. Genel merkezler düzeyinde çıkan sesin, bu seviyede olması gerekmektedir. Aksi halde; hem ülke, hem de o gerilim dilini seçen parti kaybedecektir.
***
-Ama yasal sürecin başlamasına çeyrek kala, halkın güveninin en aza indiği siyaset kurumu; itibarı hiçe sayarak, siyasette son 10 yılda değişen ve sürekli ivme kazanan çirkin üsluba rağbet etmektedir.
-Cumhur ittifakı ne kadar izzetli ise! Millet ittifakı da o kadar izzetlidir!
-Biz halk olarak, tabandan tavana bu demokratik centilmenlik ve adabı içselleyip yukarıya bunu hissettirmeliyiz. Çocuklarımıza; daha ılımlı ve ötekine saygı duyan davranışları miras bırakmalıyız ki! Yurdumuza, kimse emel beslemeye, kimse tökezlediği anı fırsata çevirme derdine düşmeye...
***
-CHP’nin İzmir Belediye başkan adayı üzerinden yürütülen tartışmaların kısır hali; geleceğimiz olan çocuklarımızı, 1980’lerin karanlık dehlizlerine doğru itmektedir.
-Ayrıca, Millet İttifakına bazı büyük şehirlerde HDP’nin aday çıkartmayarak destek vermesi durumu… Cumhur İttifakı’nın, bu manevrayı, ‘pis ve çirkin’ diye haykırarak değil! Aday göstermeyen partinin tabanını, kendi politikalarına ikna ederek kampanya yürütmesini ne çok isterdim.
***
-Haziran 2018 seçimlerine bölünmüş bir MHP ile gidip, IYI Parti’yi meclise taşıdık. Şimdi yeniden IYI Parti içinde bir bölünme yaratılarak yapılmak istenen şey, ürkütücü bir dile dönüştü. Ayrılan arkadaşların ileri sürdüğü gerekçeler; toplumsal huzura kast eden açıklamalardır. Milliyetçi biri bunu hesap etmelidir. 1980 Mahkemelerinin savcısı bir babanın oğlunu boş verin, 28 Şubat sürecinin savcısı Nuh Mete Yüksel ile aynı safta siyaset yapılmadı mı?
-Ülkede normalleşme içimizde yatmaktadır. Milliyetçi akıl, iç huzuru dış tehditten daha fazla önemsemelidir. İçte dirlik olmazsa, dış tehditte birlik hiç olmaz...
-‘Kürdü, Lazı, Çerkezi ve Ermenisi ile kardeşiz!” Söylemi, bir hamasi söz olarak kalmasın. Çanakkale’de, Yemen’de, İstiklal harbinde dedelerimizin karışmış kanı ve belli olmayan mezarları, nasıl birbirinden ayrılmaz ise! Bu mozaiği, ötekileştirerek sağlayamayacağımızı öğrenmemiz, bu çıkışlara pirim vermememiz gerektiğini; çocuklarımız ve vatanımız için anlamamız gerekmektedir.