1896 yılında Filistin topraklarını II. Abdülhamid Han’dan satın alamamış ama Avrupa’da toplantılar üstüne toplantılarla; Filistin topraklarını, kendilerine “Yurt” edinme kararı almışlardır.
Birinci dünya savaşında ABD, Yahudilerin Filistin topraklarında yurt edinme taleplerini haklı görüp, İngilizlerle bu konuda mutabık kalıyor. Osmanlı’nın birinci dünya savaşı ile tamamen kontrolünden çıkan Ortadoğu’da İngiliz aklı ve işbirlikçi Arap aşiretleri, Filistin’i Yahudi yerleşimcilere açmışlardı bile çoktan. 1917’de 43 koloniye ulaşan Yahudiler 35 bin kişiden, 1947’de 450 bini geçkin sayıya ulaşmışlar, II. Dünya savaşında, suni Yahudi düşmanlığı korkusu ile yaşadıkları yerde mutlu Yahudileri de zorlamışlardır.
1947’de BM kararlarında Filistin, resmen Yahudi göçmenlere devlet statüsünde peşkeş çekiliyor. Bugünkü Filistin topraklarının yaklaşık yüzde 65’i Yahudi yerleşim yeri olarak kabul ediliyor. II. Abdülhamid’in vermediği, sonraki senelerde Yahudilerin insani sığınmasına ses çıkartmadığı topraklar, masa başında BM kararı ile savaşmadan Yahudilere verilmiştir artık.
BM aynı kararda Kudüs’e özel statü verse de, Kudüs artık fiili işgal altına alınmıştı. Sonra resmen işgal edildi.
İşgale karşı bilinçlenmek ve karşı durmak gerekir. Bakın Siyonist aklı nasıl çalışıyor! Elinde; üzerinde İbranice yazan tarihi bir sikke. BM Genel Kurulu’nda “Kudüs’te bulunan para bizim tapumuzdur” diyerek, 2000 yıllık tarih akışını hiçe sayıp, o para ve güncel para ile herkesi öldürüp yerinden etme hakkını kendinde görmektedir.
Bizim önceliğimiz işgale karşı durmaktır. 5 milyondan fazla Filistinli, Yahudiler geldi diye topraklarından uzakta, başka ülkelerin sınırları içinde, onların insaf ve merhameti ölçüsünde kamplarda yaşamaktalar. Neden? Sibirya’dan, Yakutistan’dan, Kanada’dan, Özbekistan’dan, Türkiye’den, Polonya’dan, Almanya’dan gelmiş Yahudiler rahat etsin diye.!
Bu vahşi işgalin; yüz binlerce insanın canına mal olduğunu, yüz binlerce insanın hayatlarını engelli devam ettirdiğini, milyonların cezaevi gibi etrafları duvarla örülü şehirlerde ve Siyonistlerin merhameti doğrultusunda hayat sürdüklerini ve yine yüz binlerin Siyonistlere ait zindanlarda olduğunu da bilmemiz gerekmektedir!
Kudüs; 1947’ye göre zaten BM’nin gözetiminde özel statüde idi. Esas olarak bu oylama bile abes iken, oynanan oyunla işgali kabul edip Kudüs’ü tartışmamız, Siyonistlerin zaferidir. Meşrulaşmış işgale ses çıkartmayıp, Kudüs sizindi, bizimdi tartışmak, onların o topraklardaki varlıklarını kabul etmektir. Meşru görmektir.!
BM zaten bir terör yapılanmasıdır. Kudüs insanlığın ortak mirası ve her dini farklılıkla Filistin halkının mülküdür.
İsrail bana göre artık ömrünün son demindedir. 65 sene bir insan ömrüne denktir. Kendi din adamları da bu fikirdedir ki; Yahudilerin devleti olmamalıdır. Bu devlet gasp yapısıdır ve Siyonizm Yahudilikle farklılık arz etmektedir. Siyonizme de ömür biçmişlerdir. Benim de öngörüm bu yöndedir. Kudüs üzerinden yürütülen tartışmalar ahlaki değildir ama bu çıkış Siyonizmin sonunu getirmiştir.
BM’de yapılan oylama zafer değildir! Ama Kudüs zaferin müjdecisidir...
t-family: '.SF UI Text'; color: rgb(69, 69, 69); background-color: rgb(255, 255, 255);">İsrail bama göre artık ömrünün son demindedir. 65 sene bir insan ömrüne denktir. Kendi din adamlarıda bu fikirdedir ki; yahudilerin devleti olmamalıdır. Bu devlet gasp yapısıdır ve siyonizm yahudilikle farklılık arz etmektedir. Siyonizme de ömür biçmişlerdir. Benim de öngörüm bu yöndedir Kudüs üzerinden yürütülen tartışmalar ahlaki değildir ama bu çıkış siyonizmin sonunu getirmiştir.
BM de yapılan oylama zafer değildir! Ama Kudüs zaferin müjdecisidir...
Ağzınıza yüreğinize sağlık.