Birinci dünya savaşı; bugünün demokrasi havarisi batı sömürgecilerinin, Osmanlı topraklarını aralarında pay edip sömürme savaşı idi.
İkinci dünya savaşı; batılı devletlerin ellerindeki sömürgelerini yeniden paylaşım savaşı idi!
Siyonist Yahudiler, bölgenin elektrik şarteli misali oraya dikkatle yerleştirilmiş unsurlardır. Müslüman topraklarda işgalci olarak bölgenin her alanda süper gücü olurken, işgal dışında kalmış Müslüman ülkeler ise zayıflamış, dışa bağımlı ve tüketen esir toplumlar haline getirilmişlerdir.
Devlet geleneği olan ama topraklarını, irade ve gücünü kaybetmiş olmasına rağmen Türkiye ve İran, İsrail varlığının kalıcılığı açısından, sürekli ciddi risk olacaktır. Nitekim İsrail bunu 1980’da kadim dostu, hamisi ve para kasası Şah’ı kaybederek tecrübe etmiştir. Son çeyrekte ise Türkiye gibi önemli bir devletin zikzaklı politikası, onları uzun planlar yapmaktan alıkoymaktadır.
İsrail’in güvenliği; sadece bölgede enerji sömürüsü değil, aynı zamanda dünya ekonomisinin güvencesidir. İsrail, Dolar ve dev sanayi yapıları üzerinden dünya ekonomisini tehdit edebilecek önemli Yahudi ailelerin elindeki sopadır da...
İşgalden bu yana bıkmadan direnen bir avuç Filistinli fakire 1980’lerde Lübnan işgali ile sayılacak kadar az Hizbullah eklendi. İsrail, çılgınca onları yok etmek istedikçe itibar kaybetti. İsrail, bu yapıların desteklerini kesme maksatlı başlattığı Suriye operasyonu da tutmayınca, bataklığını kurutma amacıyla İran’ı, kendi derdi ile uğraşan devlet haline getirmeyi murat etmektedir.
Barzani taraflarının ellerinde İsrail bayrakları ile bölgeyi savaşa itme çabasına ortak akılla dur diyen bölgenin kendi iradesi ile hareket edecek iki ülkesi de sırası ile ateş çemberine çekilmeye çalışılmaktadır.
Ülkemizde yakın zamanda cidden sıkıntılı ve hangi aklın ürünü ise yüzde 50+1 muamması ve mağdur yaratan bir hukuk skandalı sarmalı ile HDP liderlerinin tutukluğu ve evleri işaretlenen aleviler gibi geniş yelpazeli karşıtlar doğrulurken…
Komşu İran pat diye karıştı. Sokaklar ekonomik sebeplerle hareketlenirken pusuda bekleyen plan hızlıca devreye sokuldu.
Tarihleri iki cihan savaşı, ellerinde iki atom bombası kokusu, daha derine inince, yerlileri katlederek topraklarına kurdukları devletlerin adı ile sömürdükleri doğu ülkelerine demokrasi getirme, diktatör indirme oyunlarına seyirci haldeyiz.
İçimizde olan ayrılıkları nasıl işliyorlarsa mezhepçi, ırkçı söylemlerle Suriye’de, Irak’ta ve şimdi İran sahnesinde alkışla karşıladığımız cinayetleri masamıza getiriyor.
Feraset sahibi, dini öğretiler ve töresini unutmayan bir millet olmalıyız. TV ekranlarından, sinesi; mezhep ve ırkçılıkla dolu aydın görünüşlü kişilerin tahrik ve ezbere konuştuğu popülist söylemlere değil vicdan ve aklımızı dinlemeliyiz. Mayamızda hiç okumadan bile bunu ayırt edecek bir cevher vardır.
Biz barışın kardeşliğin çocukları olmalıyız. Atalarımızın dini öğretimizin kökü budur. Komşunun ateşi önce komşuya sıçrar. Batı sömrüsüne hayır! Batının barışına hayır!
Doğru tespitler kalemine sağlık
Çok tutarlı ve çok akılcı bir yaklaşım ve tespit.