28 Aralık 2017 de başlayıp, 02 Ocak 2018’de kısmı olarak biten sokak olaylarının ardından neler oluyor İran’da?
Horasan bölgesinde ekonomik şartlar dikkate alınarak başlayan ve 2 gün içerinde, söylem ve eylemin dozunda artarak 30dan fazla şehire yayılan olaylarda; 6’i güvenlik görevlisi, 24 kişi hayatını kaybetmiştir. 600 kişi eylemler süresince, kalanı da eylemler bittikten sonra olmak kaydı ile 1500 kişi gözaltına alınmış bazıları için tutukluluk kararı verilmiştir.
Eylemler yoğunluk bakımından; Horasan, Hamadan, Loristan, İsfahan, Burcan ve Kirmanşah’ta yaşanmıştır. Bu illerin içinde Burcan ve Kirmanşah hem etnik hemde mezhebi olarak karışık illerdir. Azeri Türkleri eylemlere fazla rağbet etmemiştir. 100 trilyon Tümen kadar özel ve kamu malında maddi hasar tahmin edilmektedir.
İran’ın Devrim tarihi içerinde yaşanan 3. Büyük halk tabanlı gösterilerinde; 28 Aralık eylemleri, 1999 Tahran Kampüs eyleminden büyük, 2009 yeşil hareketi eylemlerinden daha küçük olarak değerlendire biliriz.
Kısaca anımsamak için 1999 da polisin, bir gurup muhafazakarla Tahran üniversitesine ait bir ögrenci yurdunu basması ile başlayan ögrenci eylemlerinde 4 ögrenci hayatını kaybetmiş idi. 2009 seçim sürecinde ise yeşil hareketi adı altında sokakları dolduran eylemciler, şehirlere büyük zararlar vermiş 25 kişi hayatını kaybetmiş idi dönemin siyasi simalarından halen ev hapsinde olan lider ve siyasi simalar mevcuttur.
İran olaylarında analize girmeden muhalifleride şöyle sınıflandıra biliriz.
1- Duygusal muhalefet; çok güçlü bir yapısı ve geniş tabanı var. Kızsalarda devrim dinamiklerinden dönmezler.
2- Siyasi muhalefet; genel manada zayıftır. Etkisi yoktur. Sahada kitleleri toplayamaz ama sistemi zorlarlar
3. Silahlı muhalefet: iranda silahlı muhalefet PJAK hariç artık yoktur. Halkın Mücahitleri örgütü artık silahlı muhalefet değil dış güclere istihbarat elemanı olarak görev yapmaktalar.
İran’da dış propagandaya rağmen aslında; etnik ve mezheb ayrışması çok güçlü değildir. İran, islamı kabulle birlikte etnik ve mezheb tabanlı bir savaşa nerede ise girmemiştir. Osmanlı Safevi savaşı dışında.
28 Aralık 2017 de başlayan olayların, kısa sürede birden fazla şehire yayılması ve baskılara rağmen devam edebilmesinin ana sebeplerine bakınca sosyal boyuta daha fazla dikkat edilmesi gerek.
Olaylar her ne kadar, ekonomik itirazlar üzerinden başlamış olsada! Ekonomik gelir seviyesi yüksek şehirlerde ve 37 yıllık devrim sürecinde, ekonomik gidişatın daha kötü durumlar da olduğu zamanlar da bile, böyle kapsamlı eylemlerin yapılmamış olması; olayların farklı sosyal boyutunun da göz önüne alınması gerektiğini bize söylemektedir.
İran milleti onur ve itibarına düşkün bir millettir. Müslüman milletler içerinde aydınlanma ve modern hayatla ilk tanışan bir topluluktur. Farklı milletleri, dil ve dinleri barındıran bir yapısı vardır. O sebeple hükümet tarafından; sayılmamak, itibar etmemek, görmezden gelmek onları incitmektedir.
İran halkı, Ahmedi Nejat döneminde büyük ekonomik krizler gördü. Enflasyon %40 lara kadar yükseldi. Benzin ve doğal gaza ciddi artışlar onun döneminde yapıldı. Halk bazı mallarda ilk artışları onla tanıdı. O sebeple gerginliğin ana sebebi; Salt ekonomi değildir!
Dünyanın küçülmesi ile başlayan, dışarıyı tanımanın beklentisi ile değişen sosyal hayata; devletin hantal bürokrasisinin, cevap verememesi. Sıradan hizmetlerin geç ve ayrımcı bir halde halka ulaşması, rüşvetin aşırı ve devletin her biriminin tabanına kadar yayılması, İran’da halkın temas ettiği yargının geç ve rüşvet sarmalı ile çalışması...
Halk, devlet tarafından ciddiye alınmadığı ve önemsenmediği hissine ağır olarak kapılmıştır.
İran devleti bir daha benzeri bir şey yaşamamak için içeride yaşanan sosyal sınıflanmaya engel olması elzemdir.