Mavi Marmara Gemisiyle Gazze’ye doğru yola çıkan bir dönem Denizli Alperen Ocakları Başkanlığı yapan Halis Akıncı, Mavi Marmara olaylarının yıl dönümünde yolculuğa çıkışından, evine dönüşüne kadar yaşadıklarını www.denizidesiyaset.com yazarlarından Mustafa Karapınar’a anlattı.
Nasıl karar verdiniz bu yolculuğa çıkmaya?
Öncelikle şunu belirtmek isterim; Bu kutlu yolda davası İlayı-ı Kelimatullah için Nizam-ı Alem olan Alperen Ocakları’nı temsilen yürümek bir şerefti, vesile olanlardan Allah razı olsun. Bizler Muhsin Yazıcıoğlu’nun yetiştirdiği çağa darbesini vuracak olan neferleriz. Bu bilinçte olmak yetiyor karar vermeye diye düşünüyorum. Horasan erenlerinin, Derviş Gazilerin 21 Yüzyıldaki temsilcileri olmamız hak davada bir olmamızı gerektirmektedir.
Bu yolun çetin olduğunu biliyordunuz hiç tereddüt etmediniz mi?
“Zulüm Azrail olsa ben hep hakkı tutacağım mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir” Diyen bir lidere nefer olmak, Türk İslam davasına inanmak, Ne tereddüt bırakır ne Kuşku…
Gemideki insanların amacı neydi?
"Amacı insani yardım olan gönüllü insanların dünyanın dört bir tarafından bir araya gelerek 17 yaşından 70 yaş aralığında olan, işi Gazze’deki insanlara yardım götürmek ve yaralarını sarmak olan gayri müslim, müslüman, ırk ayrımı olmadan aynı kilimin deseni olmuş bir sürü insan tek bir amaç için, yardım için bir araya geldi. Rotamız Filistin, yükümüz insani yardım kampanyası çerçevesinde geminin yola çıkacağını internet sitesinden duyduk. Bunun için başvuruda bulunduk, başvurularımız da kabul edildi. Antalya Kepez’den gemilere binerek insani yardım gemileri ile beraber yola çıktık. Bu süreç içerisinde Furkan kardeşimiz ile beraber hizmetlerde bulunduk. Kantin işini beraber yaptık. O, 2’nolu biz 3'nolu kantin ile ilgilendik. Bu şekilde yaş ortalaması büyük olan insanlara yaşlılara hepsine yardımcı olmaya çalıştık. Onların yemekleriyle çayıyla sohbetleri ile ilgilendik."
Yabancı gemileri ne zaman fark ettiniz?
Pazarı pazartesiye bağlayan geceydi baskından yaklaşık beş, altı saat önce uluslararası sularda, etrafımızdaki yük gemilerinin yanına, yabancı gemilerinde yaklaştığını gördük. Bizden önce bunu fark eden yük gemileri Mavi Marmara’ya doğru yaklaştı. İsrail’in yardım gemilerine bir saldırı yapıp gemilerin Gazze’ye ulaşmamasını sağlayacağını televizyonlardan duyuyorduk. Aramızda nöbet dağılımı yaparak gemilerin gözlenmesi için görev aldık.
İsrail askerlerinin saldırısı ne zaman başladı?
En son sabah namazı vaktinde İsrail askerleri namaza hazırlandığımız zaman İsrail askerlerinin saldırısına uğradık. Bu saldırı sırasında gemide birçok kardeşimiz vardı. 17 yaşında Usame diye bir kardeşimiz vardı o da gemideydi. Diğer arkadaşlarımıza gözü dönmüş İsrail askerleri gerçek silah kullandılar. Ben de bel bölgemden yaralandım. Diğer arkadaşlarımıza da Kayserili Ahmet ağabeyimize de Furkan kardeşimize de gerçek silah kullandılar."
Saldırının başladığı sırada neredeydiniz ve neler yaşandı?
Çatı bölgesinde uydu antenlerinin olduğu kısımda namaz için hazırlanıyor bi taraftan da etrafımı gözetliyordum. Tam o anda sağımızda solumuzda botları gördüm iki üç dakika botlardaki askerlerin silahlarını bize çevirdiğini ve ateş etmek için hazırlandıklarını fark ettim. O sırada helikopter sesiz bir şekilde yanaştı ve halatını aşağıya atmış olarak tepemize yanaştı ve İsrail askerleri aşağıya inmeye başladı.İnerken yere düşenleri gördüm. Silahla ateş etmeye başladılar. Çevremde yaralananlar oldu helikopterler çok hızlıydı diğeri hemen yanaştı. İsrail askerlerini yine çatıya indirmeye başladı. Bu sırada biri önümden biri arkamdan olmak üzere İsrail askerleri ateş etmeye başladı. O sırada sağ ve sol tarafımdan bel bölgesinden yaralandım. Kurşunlar sıyırmıştı ikisini de göremedim. Gerçek silah mermisi değildi bana isabet edenler yaralayıcı delici bir mermiydi. Yanımdaki kardeşimizi çenesinden vurmuşlardı. Çenesinin ve dişlerinin parçalandığını gördüm. Birçok kardeşimizin de gerçek mermiyle yaralandığına şahit oldum.
Yaralılara Tıbbi tedavi uygulandı mı?
Uydu antenleri bölgesinde, Kayserili Ahmet ağabeyimiz, Ali Haydar Bengi kardeşimizin yaralandığı sırada iki Türk doktoru, bir de Filistin asıllı Türk vatandaşı doktor kardeşimiz vardı. Onlar yardım etmek istediler. Doktorları dipçik ile vurdular, hırpaladılar ''''Siz doktor musunuz, doktorsanız burada ne işiniz var'''' diyerek doktorların yaralılara ilk müdahalesini engellediler." İsrail doktorları gelene kadar sesi çıkan yaralılara vurarak susturmaya öldürmeye çalıştılar. "İsrail askerlerinin gözleri dönmüştü oradaki insanları tamamen öldürmek istiyorlardı. Ona yönelik sağa sola hareketli hareketsiz herkese ateş ettiler. Doktorları da darp ederek oradaki arkadaşlarımızı psikolojik olarak çökerttiler. İsrailli doktorlar gelene dek bizi çatı noktasında beklettiler. Müdahale ettirmediler. Bunun sonucu olarak birçok arkadaşımız kan kaybından hayatını kaybetti. İsrail
Sizce İsrail askerlerinin amacı neydi ?
İsrail dünyaya meydan okumak istedi ama dünyanın dört bir tarafından gelen iyi insanlarla baş edemedi. Yatıklarından belli değimli zaten zulüm ve güç gösterisi yaparak bir as herkesin üzerinde helikopterler uçtu sırt üstü yatırdılar. Buzdolabı işkencesi diye tabir ettikleri bir işkence
gördük. Kayserili olan Ahmet ağabey yoğun bakımda olan o da bizimle beraberdi. Furkan kardeşimiz, Ali Haydar hocamız şehit oldu. Onların şehit olmasından dolayı mutluyuz. Onlar şehitliği bizden çok istemişler. Allah da onları şehitlik mertebesi ile ödüllendirdi. Yakınlarına sabır diliyorum. Bizim amacımız insani yardımdı. İsrail terör uyguladı bunun için üzüntülüyüz."
İsrail askerlerinin davranışlarını değerlendirirsek nasıl bir tutum içindeler?
Onlarda inanmıyordu yaptıklarına, inanmamışlardı. Ama bir makine gibi ellerine silah geçince sağa sola ateş ediyorlardı. Korkudan krize girenleri bile vardı. Askerlikte silah kutsaldır. Silahının bayrağının kitabının üstüne yemin etmek töremizde vardır silah bizim namusumuzdur. İsrail askerleri pat küt yerlere silahlarını düşürüyorlar. Kendilerini yerlere atıyorlar tamamen manadan yoksun anlam karmaşası içinde korkak bir şekilde hareket ediyorlardı. Gemiyi kontrol altına aldıkları zamanda bile hala herkesin ellerinde kelepçe olmasına rağmen bir panik içinde silahlarını yerlere düşürüp çok komik durumlara düşüp ruhsuzluklarını, inanmadıklarını tüm dünyaya gösterdiler.