Türkler, “güneşin doğduğu yerden, battığı yere kadar her yeri fethetme” arzusunu tüm dünyada tek güç, tek hakim bir Türk devleti idealine sahip bir millettir. Bu devlet sayesinde dünyanın huzura kavuşacağına inanmışlardır.
İslam Öncesi Cihangirlik Davamız
İslam dininden önce Türkler hiç şüphesiz Kök Tanrı dinine bağlıdır. Tanrı, Türk’ün Tanrı’sı düşüncesi hakimdir, dersek de yanlış olmaz.
İşte bu yüzden Kök Tanrı’nın dünya hakimiyetini Türklere emanet ettiği anlayışı mevcuttu. Oğuz Kağan’a göre ise “Türk Devleti’nin çadırı gök, bayrağı ise güneştir”.
İşte bu anlayış İslam Öncesi Türklerde daima fetihlerle, topraklarına toprak katarak töresini ve adaletini fethettiği topraklarda yaşatıyordu. İslam öncesi Hun ve Göktürklerde de bu devlet geleneğini görmekteyiz.
Yani mesele sadece toprak feth etmek değildi…
Moğollar dünyayı bölge bölge, akın akın işgal ettiği dönem de ne medeniyet, ne gelişme ne de en ufak bir fayda sağladılar. Yani mesele kuru bir cihangirlik değildi, işte onu İslam sonrası Türklerde daha iyi anlayacağız.
Bu milletin Allah tarafından neden seçildiğini de İslam öncesi yaşayışlarından anlıyoruz ve aklımıza Anadolu’nun meşhur komutanı Sultan Alparslan’ın bir sözü ile İslam öncesi devirden sonra ki devre geçiyorum…
Biz Türkler temiz Müslümanlarız; bid’at nedir bilmeyiz. Bu sebepledir ki Allah bizleri aziz kıldı…
İslam Sonrası Cihangirlik Davamız
Osmanlı’nın 2. Padişahı Orhan Gazi "Bizim maksadımız kuru bir kavga ve cihangirlik dâvâsı değildir. Yolumuz Allah yoludur, maksadımız Allah'ın dinini yaymaktır." Demiştir…
İşte bu söz Türk’ün dünyaya hakimiyet davasının temel sebeplerini anlamamızı sağlıyor.
Allah’ın adını yayma davasını ülkü edinen Türk Milleti; Allah’ın izni ile Türk Adaleti’ni, Türk Ahlak ve Töresi’ni, Türk Hoşgörüsü’nü kısacası Türklüğün ne olduğunu, hakim olduğu alanlarda başarı ile göstermiştir.
Ulaşamadığımız ülkelerin halkları, keşke Türkler buraya gelse de ellerini bize uzatsa diyerek “Türkün beklenen olduğunu” o dönemlerden kabul etmişlerdir.
Savaşçı yapısıyla bilinen Cengaver Türkler, İslam Dininin uyandırdığı cihad ruhu ile daha hızlı harekete geçmiş ve en olgun devlet anlayışını Osmanlı ile sağlamışlardır. Osmanlı Kurulduğu andan itibaren Bizans’a karşı cihadı benimsemiş ve diğer Türk Beylerinin, Ahilerin, Bacıyanı Rumların da olmak üzere tamamının desteklerini almış ve Türk Cihan Hakimiyetinin temelini birlik içinde cihad ruhu ile atmışlardı.
Daima Adaleti gözetmiş, hoşgörüyü topraklarında hakim tutmuş kimsenin dinine, diline ve ırkına bakmamıştır. Mazlumlara daima kol kanat germiştir.
"Bizim maksadımız kuru bir kavga ve cihangirlik dâvâsı değildir. Yolumuz Allah yoludur, maksadımız Allah'ın dinini yaymaktır." İşte bu anlayış Orhan Gazi’nin tam da dediği gibi olmuş ve biz Türkler bu ülküden ne zaman kopmaya başladıysak duraklamış, gerilemiş ve durdurulamayan çöküş sürecini yaşamışız…
Yeniden bu ülkü ile yaşamak ve özümüze dönmek istiyorsak; Nizam-ı Alem ve İlay-ı Kelimetullah davasına yeniden gönül vermek zorundayız!..
Sizleri gönül seferberliği davet ediyorum…
Yeniden Türk olmak Türklüğü yaşamak dileğiyle…
Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle…
Hasan Çelikyurt
Alperen Ocakları Denizli İl Başkanvekili
Yüreğine sağlık kardeşim ... Ömrün varolsun ..