Tarihte Türk ismine birçok anlam ve görüş yüklenmiştir, Kaşgarlı Mahmut, Türk adının Türklere Allah tarafından verildiğini ve bu kelimenin “gençlik, olgunluk ve kuvvet, kudret çağı” anlamına geldiğini söyler. Bazı görüştekiler ise Türk isminin türe fiilinden geldiğini ve türemekten geldiğini ifade etmiştir. Ziya Gökalp ise töre-türe kelimesinden -k ekiyle yapılmış ve “töreli, nizamlı ve yasa ile düzenlenmiş kavim” anlamına gelen ad olduğunu kabul eder.
Tabi biz bu görüşleri kabul ederiz fakat bugün Ziya Gökalp’ingörüşünden gidip “Töreli Millet olan Türk Milleti’nden” bahsetmeyi istedim.
Töre kanun ve nizamları ifade eder, bir milletin sözlü anayasası kanunları desek de yanlış olmaz.
Bu kuralları benimseyen Türk Milleti’nde gelenek, görenek veadetleri etkilemiş ve bu etkiye göre de bir yaşayış hali elbetteoluşmuştur ve bunu rahmetli Alparslan Türkeş’in “Türk Töresi: “Türk hukuku”, “Türk nizamı” demektir. Türk Töresi’nde her Türk’ün toplum içindeki yeri, sırası ve vazifeleri belirli kaidelerle tespit edilmiştir.” Sözleri de açıkça desteklemektedir.
Türk Töresinde devlet milleti için vardı çünkü millet varsa devlet var anlayışı kabul edilirdi ve devletin kurumları ile ordu bu töre esasına göre oluşmuştu.
Buraya kadar töremizin işleyişi ve etkilerinden bir kısım bahsettim şimdi de Türk Töresine biraz da olsa kısaca değinmek isterim…
1- Türk’ten köle olmaz.
2- İki Türk, tek düşmana saldırmaz.
3- Atlı bir Türk, yaya düşmana saldırmaz.
4- Yalan söylemek yasaktır.
5- Aman diyene el kaldırılmaz.
6- Kadın ve çocuğa vurulmaz, esir edilmez.
7- Bunlara riayetsizliğin cezası ölümdür.
Bu kısaca bahsettiğim maddeleri daha sonra Cengiz Han yasaları olarak ta tarihe geçmiştir. Cengiz Han Moğol soyundan olduğu halde Türk Töresini kabul etmiş ve kedi yasaları adı altında toplamıştır.
Peki bize ne oldu da bugün tertemiz olan Türklüğümüzü ve töremizi unutup özümüzden koptuk?
Geçmişte atalarımızın şan şeref dolu mazisini anlatıp Viyana kapılarına kadar dayandığımızı anlatıp böbürlenmekte üzerimize yok, böyle bir millete ne yapıldı da kendine bu kadar uzak kaldı?
İslamcılık anlayışı ile Arap kültürünü en ince detayına kadar almaya çalışıp sözde Peygamber Efendimize benzeyebilmek adına sarık sarıp cübbe takarak sakal uzatarak ve daha detaylı şekilde özenen zihniyet bir kere olsun Peygamberimizin esas yaşantısına yani nasıl koca olmuş, nasıl arkadaş olmuş, çocuklarına nasıl davranmış, nasıl arkadaşlıklar kurmuş torunlarına nasıl dede olduğu ile ilgilenmişler mi? (Elbette sarığa, sakala vs.bir sözüm yok)
Peki ya Batıcılık anlayışı ile sözde medeniyeti Avrupa’dan almaya çalışan ve bunun için kılığına kıyafetine şapkasına kadar ve dahi Batı Müziği ile Batı danslarını ülkemizde taklit etmeye çalışmak ne kadar doğruydu?
Unutmayalım ki Bizim Atamız Kanuni Sultan Süleyman Fransa’ya mektup yazarak Fransızlara dansı yasaklatmıştı. Yaklaşık 100 yıl Fransa’da dans yasaklatmıştı bununla gurur duyarken sanki bizim atalarımız yasaklatmamış gibi yine biz Türkler bu tür dansları etmekten geri kalmamaktayız.
TEK ÇARE MİLLİYETÇİLİK!
Evet milliyetçilik diyorum çünkü önceki yazılarımda da belirttiğim gibi Türk’ün maddi ve manevi değerlerini koruyan yaşayan ve yaşatan kişiler milliyetçi kişilerdir ve bu anlayış elbette Türklüğü ve Türk’ün Töre’sini kültürünü koruyacak olan anlayıştır. Eğer yine eskisi gibi özümüze dönüp temiz bir millet olmak istiyorsak Türk milliyetçiliğine sımsıkı sarılıp sahip çıkmalıyız. Ve devletimizi yönetenler de bu anlayış ile yönetmeli bu anlayış ile yönetsinler ki “devlet millet için olsun”
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere…
Hasan Çelikyurt
Alperen Ocakları Denizli İl Başkanlığı İl Başkanvekili
Ağzına sağlık reis;Biz ecdadımızı tanıdıkça,nereden geldiğimizi nasıl şanlı bir tarihimizin,davamızın olduğunu anlayınca zalime alp mazluma eren olunca kutlu sancağımızı zirveye taşıyacağız Allahın izniyle. Ben Türk'üm Türk esir olmaz Ben Türk'üm Türk bayraksız olmaz Ben Türk'üm Türk devletsiz olmaz Ben Türk'üm Türk ezansız olmaz Ben Türk'üm Türk hürriyetsiz olmaz
Var olsun Alperenler