Biz her yazımızda bir önceki yazıya atıf yaparak söylemlerimizi hatırlatıyor, yaptığımız ve yapacağımız yorumların temellerini atıyoruz. Çünkü bunu yaptığımız zaman düşüncelerimizin bir değeri bir önemi olduğunu düşünüyoruz. Genel itibariyle ekonomi ve ülkemizin ana gündemlerinden olan dolar hakkında yazıyoruz. Fark etmiş olmalısınız ki genelde yuvarlak tahminler yapıp kesin konuşmaktan da kaçınıyoruz. Bu sebeple olanı ve olması gerekeni anlatıp tavsiyelerden uzak duruyoruz. İlerleyen zamanlarda belki farklı enstrümanları da yorumlarız. Ancak bugün yine geleneği bozmayacağız ve doları konuşacağız. Aynı geleneğin bir parçası olaraktan yukarıda bahsettiğimiz gibi geçen haftaki yazımızdan şu bölümü hatırlatacağız:
“Açılan bu sayfada benim gördüğüm tek bir şey var o da piyasadaki beklentinin, bilhassa faiz beklentisinin, çok yüksek olduğu. Bu beklenti ve gelen haberler dolar kurunda dünden itibaren fiyatlanıyor. 19 Kasım’a kadar bu kur seviyesi ile idare edilir, üzerine de güçlü bir faiz kararı alınırsa kurdaki gevşeme devam edebilir. (10 Kasım 2020)”
Açılan sayfada gördüğümüz, bankalara vadeliden ve piyasanın fiyatladığı faiz beklentisi bugünkü karar ile karşılık buldu. Her şeyden evvel şunu söylemek boynumuzun borcudur, TCMB yönetimini ve bilhassa Naci AĞBAL beyefendiyi tebrik etmek lazımdır. Herkesin söylediği, ısrarla istediği ve gerekli olan hamle yapılmıştır. Ek olarak, kararın kamuoyuna duyurulduğu metin fevkalade yalın ve gayet açıktır. Riskler özetlenmiş, hedefler izah edilmiş ve hâl-i hazırdaki durum anlatılmıştır. Göreve geldikleri günden itibaren umut veren açıklamaları, bugünkü yerinde kararla da taçlanmıştır. Ancak bu karar tek başına bir reçete olmayacaktır. Derdimizin devası, problemin çözümü yalnız faiz artırımı ile sınırlı değildir. Bu bir başlangıç olarak kabul edilmeli, sonraki adımlar dikkatle izlenmelidir.
Atılacak adımlar bellidir. Lakin bu adımların TCMB ile bir ilgisi kalmamıştır, yeni yönetim üzerini düşeni yapıp gerekli hamleler için topu siyasi makamlara atmıştır. Peki bugünden sonra ne olacak? Eğer adalet, eğitim ve ekonomi reformları ardı ardına gelmezse, dillendirilen bu sözler yerine getirilmezse faiz artırımının herhangi bir etkisi kalmayacaktır. Adalet reformları hakkında Bakan Beyin sosyal medyadan paylaştıkları, eğitimin daha nitelikli hâl alması ve ekonomide, bilhassa ara mal üretiminde, seri bir şekilde politikalar belirlenmesi lazımdır. Bu gereklilik de piyasadaki güven ortamını sağlamak için şarttır. Aslında haftalardır yazdığımız her yazı benzer konuları döndürüp döndürüp anlatmaktan ibaret. Güvenin öneminden, faizden, üretimden defalarca bahsettik ve yine onlara değiniyoruz. Çünkü bunlar temel ve basit gerçeklerdir. Ancak gözüken bir başka gerçek de yerli yatırımcının elindeki dövizi ısrarla bozdurmadığıdır. Muhtelif kaynakların açıkladığı verilere baktığımız zaman 140 milyar dolara yakın bir para yerli yatırımcıda. Yabancı yatırımcının elinde ise 27 milyon dolarlık bir para var. Bakalım yeni yönetim, attığı adımlarla doların düşeceğine bu yerli yatırımcıları ikna edebilecek mi?
Önceki yazımızda da söylediğimiz gibi beyaz bir sayfa açıldı. Sayfanın üzerine yazılanlar şimdilik doğru. Umutlanmak istiyor, memleketimizin daha refah bir Türkiye hâline geldiğini görmek istiyoruz. Bakalım gelecek günler bize neler getirecek? TCMB başlattığı doğru adımların devamı gelecek mi?